top of page

BELİRSİZ ALACAK DAVASI KOŞULLARININ BULUNMAMASI NEDENİYLE DAVANIN HUKUKİ YARAR YOKLUĞUNDAN REDDEDİLEMEYECEĞİ,DAVANIN KISMİ DAVA OLARAK NİTELENDİRİLMEK SURETİYLE GÖRÜLÜP KARARA BAĞLANMASI GEREKTİĞİ

Davacı davasının belirsiz alacak davası olduğunu mahkemeye bildirmiş olmakla birlikte belirsiz alacak davasının koşulları bulunmuyor ve fakat kısmi dava açılabilmesi mümkün ise, bu durumda, mahkemece, açılmış olan dava, doğrudan bir ara kararıyla bir kısmi dava olarak nitelendirilmek suretiyle görülüp karara bağlanmalıdır.
Davacının alacak miktarı belirlenebilirken belirsiz alacak davası açması doğru değilse de dava dilekçesinde zikrettiği alacak miktarı dikkate alınarak bu miktar yönünden mahkemece alacak miktarını netleştirmesi ve bildireceği dava değerine göre eksik harcı tamamlaması için davacıya HMK'nın 119. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca bir haftalık kesin süre verilmesi ve duruma göre davaya kısmi dava olarak devam edilmesi gerekirken yazılı şekilde hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ'NİN 19.06.2025 TARİH, 2024/6722 ESAS VE 2025/4330 KARAR SAYILI İLAMI


MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1436 Esas, 2024/1576 Karar

HÜKÜM : Esastan ret


İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2023/532 E., 2024/117 K.



Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:


KARAR


I. DAVA


Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirket ile 01.03.2018 tarihinde 5 yıl süreli Çerçeve Protokol ve Bayilik Sözleşmeleri imzalayarak akaryakıt ve otogaz bayilik ilişkisi kurduğunu, davalı şirket tarafından, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi ve eki niteliğindeki diğer anlaşmalar çerçevesinde verilen Ürün Alım Taahhütnamesi doğrultusunda; birinci yıldan başlamak ve anılan anlaşmaların yürürlüğü süresince geçerli olmak üzere, yıllık asgari 285 ton otogaz ürününün satın alınmasının kabul ve taahhüt edildiğini, ancak taahhüt edilen miktarda ürün alımı yapılmadığını, bu doğrultuda davalı tarafın eksik ürün alımından kaynaklı olarak kar mahrumiyeti ödeme yükümlülüğü bulunduğunu, eksik kalan miktar üzerinden ton başına 175,00 USD tutarı, ödeme gününde uygulanmakta olan TC Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanarak Türk Lirası karşılığında kar mahrumiyeti ödemeyi taahhüt ettiğini, davalı tarafın 01.03.2020 ile 01.03.2023 tarihleri arasında toplamda 274.09 ton eksik ürün aldığını belirterek fazlaya ve hataya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; mahkemece yapılacak tahkikat sonucu alacaklarının tam ve kesin olarak belirlenmesini takiben 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 107/2. maddesi uyarınca işbu taleplerini arttırma hakları saklı kalmak kaydıyla davacı şirketin otogaz ürün satışından mahrum kaldığı karın şimdilik 1.000,00 USD’sinin sözleşmenin sona erme tarihi olan 01.03.2023 tarihinden itibaren TCMB'nin USD alacaklar için uyguladığı en yüksek faiz oranı ile işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.


II. CEVAP


Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.


III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI


İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının dava dilekçesinde belirsiz alacak davası açtığını belirttiği, ürün alım taahhütnamesi uyarınca davacının kar kaybı alacağının belirli / belirlenebilir olduğu, davacının alacağının belirleyememe, bu durumunun kendisinden beklenememesi ya da objektif olarak alacağının belirlenmesinin imkansız olması durumlarının bulunmadığı, dava açılırken davacı tarafından alacak miktarı belirlenebildiğinden belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.


IV. İSTİNAF


Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.


V. TEMYİZ


A. Dava ve Hukuki Nitelendirme


Dava, akaryakıt bayilik sözleşmesi ve bayilik sözleşmesinin eki niteliğinde olan Ürün Alım Taahhütnamesinden kaynaklanan eksik ürün alım iddiasına dayalı kâr kaybı alacağına ilişkindir.


B. Değerlendirme ve Gerekçe


Dava, eksik ürün alım iddiasına dayalı olup, davacı dava dilekçesinde eksik alınan ürün bedelini ve ürünün ton başına belirlenen değerini belirterek belirsiz alacak davası açmıştır. Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hâli, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen, miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif imkânsızlığa dayanmalıdır. Talep edilecek alacak miktarının davanın açıldığı anda tam ve kesin bir biçimde belirlenmesinin mümkün olmasına rağmen belirsiz alacak davası şeklinde açılan dava, hukuki yarar, yani dava şartı yokluğu nedeni ile usulden hemen reddedilmemelidir. Zira bir miktar belirtilmek sureti ile açılan belirsiz alacak davası da alacak ister belirli ister belirsiz olsun bir eda davasıdır ve eda davalarında hukuki yarar var kabul edilir. Öte yandan davacının dava açmaktan başka bir yolla alacağına kavuşması mümkün olmayıp bir mahkeme kararına muhtaç ise dava açmakta hukuki yararının bulunduğu tartışmasızdır. Başka bir anlatımla alacağın belirli veya belirsiz olması başlangıçta var olan hukuki yararı ortadan kaldırmaz. Bu durumda dava dilekçesinde talep edilen asgari tutar somut olayın özelliklerine göre talep edilebilecek alacak tutarı konumunda olup kısmi davanın koşulları yoksa davacının tam eda davası açtığı kabul edilmelidir. Ancak dava dilekçesinde talep edilen asgari tutar somut olayın özelliklerine göre talep edilebilecek toplam alacak miktarı kadar değilse ve kısmî davanın koşulları da bulunmuyorsa, bu durumda mahkemece alacak miktarını netleştirmesi ve bildireceği dava değerine göre eksik harcı tamamlaması için davacıya HMK'nın 119. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca bir haftalık kesin süre verilmeli ve verilen kesin süre içinde belirtilen eksikliğin tamamlanması hâlinde davaya tam eda davası olarak devam edilmeli, aksi durumda ise davanın usulden reddine karar verilmelidir. Buna karşılık, dava dilekçesinde asgari bir tutar gösterilmiş olup bunun, alacağın belirli bir kesimi olduğu anlaşılmakla birlikte, açılan davanın belirsiz alacak davası mı; yoksa kısmi dava mı olduğu hususunda açıklık bulunmuyorsa hâkim, taleple bağlı olduğu için (HMK'nın 26. maddesi) öncelikle, HMK'nın 119. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, davacı tarafa bir haftalık kesin bir süre vermeli ve onun beyanı doğrultusunda açılmış olan davanın belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunu belirlemelidir. Bu da esasen hâkimin davayı aydınlatma ödevi kapsamındadır. Davacı verilen bir haftalık kesin süre içinde davanın belirsiz alacak davası olduğunu beyan etmiş ve belirsiz alacak davası açılabilmesi için gerekli şartlar mevcut ise, dava belirsiz alacak davası olarak görülüp sonuçlandırılmalıdır. Belirsiz alacak davası açılabilmesi için gerekli şartlar bulunmakla birlikte davacı açmış olduğu davanın kısmi dava olduğunu belirtmiş ise, bu hâlde mahkeme davayı, kısmi dava olarak kabul edip yargılamayı sürdürmelidir. Üçüncü bir ihtimal olarak davacı davasının belirsiz alacak davası olduğunu mahkemeye bildirmiş olmakla birlikte belirsiz alacak davasının koşulları bulunmuyor ve fakat kısmi dava açılabilmesi mümkün ise, bu durumda, mahkemece, açılmış olan dava, doğrudan bir ara kararıyla bir kısmi dava olarak nitelendirilmek suretiyle görülüp karara bağlanmalıdır. (HGK’nın 16.05.2019 tarih ve 2016/22-1166 Esas, 2019/576 Karar sayılı kararı)


Somut olaya gelirsek, davacının alacak miktarı belirlenebilirken belirsiz alacak davası açması doğru değilse de dava dilekçesinde zikrettiği alacak miktarı dikkate alınarak bu miktar yönünden mahkemece alacak miktarını netleştirmesi ve bildireceği dava değerine göre eksik harcı tamamlaması için davacıya HMK'nın 119. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca bir haftalık kesin süre verilmesi ve duruma göre davaya kısmi dava olarak devam edilmesi gerekirken yazılı şekilde hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.


VI. SONUÇ


Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1 hükmü uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 19.06.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




ree

Yorumlar


bottom of page