top of page

TEVDİ MAHALLİ BELİRLENMESİNE DAİR TALEPLERDE, KARAR VERİLMESİ İÇİN TALEP DİLEKÇESİNİN KARŞI TARAFA TEBLİĞİNİN GEREKİP GEREKMEYECEĞİ HAKKINDA

Kira sözleşmesi ile ödeme yeri belirlenmediği veya ödeme yeri olarak belirlenen hesabın ya da teamülen ödeme yapılan hesabın sonradan kiraya veren tarafından kapatıldığı, para yatırılmasının engellendiği hallerde veya kiranın konutta ödemeli olarak kiraya verene gönderildiği halde teslim alınmadığı belgelenen hallerde ivedi olarak kiranın yatırılabileceği ödeme yerinin belirlenmesi gerekir. Tevdi mahalli tayini talebi üzerine kiracı mağduriyetine sebep olunmaması için şartları bulunduğunda gecikilmeksizin talebin incelenip gerekli kararın ivedi olarak verilmesi gerekir. Tevdii mahalli kararı çekişmesiz yargı işlerinden olup iki taraflı bir dava niteliğinde olmadığından, bu kararın verilmesi için talep dilekçesininin karşı tarafa tebliği ile bu konuda cevap dilekçesi verilmesi için süre verilmesi ile bu sürenin beklenilmesi kiracı bakımından tahliye gibi ağır sonuçların ortaya çıkmasına sebep olabilecektir. Tevdii mahalli kararının verilmesi öncesinde işin tabiatı gereği karşı tarafa tebligat yapılmasının zorunlu tutulmaması menfaatler dengesine daha uygun düşecektir. Verilecek kararın uyuşmazlığın esasını çözen bir nitelik taşımadığı, kesin hüküm oluşturmadığı ve ilgililerin verilen karara karşı istinaf yoluna başvurmaları halinde mahkeme kararının denetlenebileceği gözetildiğinde, tevdi mahalli kararının verilmesi öncesinde talep dilekçesinin karşı tarafa tebliğ edilmemesi hukuki dinlenilme hakkının ihlali olarak değerlendirilmeyecektir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ KARARLARI ARASINDAKİ UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ'NİN 26.05.2025 TARİH, 2025/1494 ESAS VE 2025/3047 KARAR SAYILI İLAMI


MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar KuruluSAYISI: 2025/2 E.,

İLK DERECE MAHKEMESİ: Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu.


I. BAŞVURU :

Avukat ...’ın 31.10.2024 başvurusunda; Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin kesin nitelikteki kararları arasında, ödeme yerinin belirlenmesine ilişkin talepler nedeniyle, talep dilekçesinin karşı tarafa tebliğinin gerekip gerekmediği hususunda uyuşmazlık bulunduğu belirtilerek, söz konusu uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.


II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 24.02.2025 tarihli ve 2025/2 E., 2025/7 K. sayılı kararıyla; “Tevdi mahalli belirlenmesine (Ödeme yerinin belirlenmesine) ilişkin talepler 4. Hukuk Dairesince çekişmesiz yargı işi olarak değerlendirilip, karşı tarafa tebligat çıkartılmamasının hukuki dinlenilme hakkının ihlali sayılamayacağı benimsenmiştir. Nitekim benzer hukuki geçici koruma tedbirlerinde de, değişik iş dosyası üzerinden ve karşı tarafa tebligat yapılmadan hüküm kurulduğu bilinmektedir. Mahkemece verilen ödeme yerinin belirlenmesine ilişkin kararlar; taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözen ve çekişmeli dava niteliğinde olmayıp, karşı tarafın iddia ve savunmaları ile hukuki dinlenilme hakkı ödeme yerinin belirlenmesinin ardından taraflarca açılacak alacak veya itirazın iptali gibi davalarda sağlanacaktır. Ödeme yeri belirlenmesi hatalı ise, taraflar arasında görülecek davalarda bu hesaba ödeme yapılmış olması karşı taraf aleyhine bir durum doğurmayacaktır. Şöyle ki, ödeme yeri belirlenmesi yalnızca talep eden gerçekten borçlu ise bu borç nedeniyle temerrüde düşmesini engelleyecek bir fonksiyon ifa etmekte olup, karşı taraf ile hukuki bir ilişki mevcut olduğunun delili değildir. O halde, verilen ödeme yerinin belirlenmesi kararı, karşı taraf üzerinde herhangi bir etki doğurmayıp yalnızca talep edenin hukuki durumunu değiştirmekte ve mütemerrit duruma düşmesini engellemektedir.

Bu durumda ödeme yeri belirlenmesine ilişkin taleplerde işin aciliyeti nedeniyle karşı tarafın durumunu değiştirmeyen geçici hukuki koruma kapsamındaki talebin, karşı tarafın hukuki dinlenilme hakkı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, bu kararın istinaf edilebilmesi de hukuki dinlenilme hakkının bir tezahürüdür. Nitekim, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 2024/2236 Esas, 2024/1432 Karar sayılı kararı gerekçe içeriğinde de "Dava dilekçesi tebliğ edilmeden karar verildiğinden, cevap dilekçesi ibraz edilmemiştir." denilmek suretiyle, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olmakla, karşı tarafın istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.Bu durumda Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi kararları ve benzer nitelikteki Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin kararlarında da karşı tarafa tebliğ şartı aranmamaktadır. Ancak uyuşmazlığa konu edilen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 2023/3232 Esas, 2024/1636 Karar sayılı kararında ise talep çekişmeli yargı işi olarak değerlendirilip, Anayasa'nın 36. maddesi ve HMK'nın 27. maddesi uyarınca savunma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği gerekçeleri ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmıştır.Benzer şekilde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 2024/3841 Esas, 2024/351 Karar sayılı kararı, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2024/2208 Esas, 2024/2442 Karar sayılı kararı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2024/1714 Esas, 2024/1411 Karar sayılı kararlarında da, uyuşmazlığın giderilmesi talep edilen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 2023/3232 Esas, 2024/1636 Karar sayılı kararında olduğu gibi karşı tarafa tebligat yapılmaksızın karar verilmesinin hukuki dinlenilme hakkının ihlaline neden olduğu ve ilk derece mahkemesi kararlarının kaldırılmasına karar verilmiştir.

Bu durumda Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi kararı ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin kararı ile üstte anılan diğer daire kararları arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.” denilerek, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi arasındaki uyuşmazlığın ödeme yeri belirlenmesine ilişkin taleplerde, talep dilekçesinin karşı tarafa tebliğinin gerekmeyeceği, tebliğ edilmeksizin karar verilmesinin hukuki dinlenilme hakkının ihlaline yol açmayacağı görüşü benimsenerek, uyuşmazlığın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin kararı doğrultusunda giderilmesi yönündeki görüşüyle, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 35. maddesi uyarınca uyuşmazlığın giderilmesi talep edilmiştir.


III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR


A. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 13.02.2024 tarihli ve 2023/3232 E., 2024/233 K. sayılı Kararı

İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.05.2023 tarihli ve 2023/73 D.İş, 2023/77 K. sayılı dosyasında; talep eden kiracı tarafından, 2022 yılından beri kiracı olduğu taşınmazın yeni kira döneminde ödenecek kira bedeli konusunda kiraya veren ile anlaşma sağlanamadığını, yasal kira artışı yapılarak her ay ödenen kira bedellerinin kiraya veren tarafından hesabına iade edildiğini, en son kiraya verenin banka hesabını kapattığını ileri sürerek, temerrüt gerçekleşmemesi için kira borcunun yatırılacağı ödeme yerinin belirlenmesinin talep edildiği, İlk Derece Mahkemesince “6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 106. maddesi; "Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklının, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olacağını", 107. maddesi ise; "Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlunun, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabileceğini, tevdi yerini, ifa yerindeki hâkimin belirleyeceğini" hüküm altına almıştır. Yukarıdaki genel açıklamalar, talep edenin dilekçesi ve ekindeki banka dekontlarına göre, talep edenin dilekçesi ve ekindeki banka dekontlarına göre, talep edenin kira borcunu ödemek için karşı tarafın banka hesabına havale göndermesine rağmen alacaklının, haklı bir sebep olmaksızın talep edenin ödediği kira bedellerini iade ettiği ve son olarak banka hesabını kapattığı, bu nedenlerle alacaklının temerrüdü halinin oluştuğu” gerekçesiyle ödeme yeri belirlenmesi talebinin kabulüne karar verildiği, kiraya verenin istinaf yoluna başvurması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı belirtilen kararıyla; “ Savunma hakkı, Anayasa’nın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde de “Hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hâkim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hâkim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır.Somut olayda; dava, tevdi mahalli istemine ilişkindir. Mahkemece karşı tarafa talep dilekçesi dahi tebliğ olunmadığı fiziki ve UYAP dosya kapsamından anlaşılmıştır. Karşı tarafın cevap ve delillerini bildirme; savunma hakkı vardır. Mahkemece savunma hakkı gözetilmeden talep edenin iddiasına ilişkin talep dilekçesi ve delilleri ile yetinilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle; başvurunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, yargılamanın devamı için dosyanın İlk Derece Mahkemesine iadesine kesin olarak karar verilmiştir.


B. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 19.09.2024 tarihli ve 2024/2985 E., 2024/2148 K. sayılı kararı

Edremit 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.06.2024 tarihli ve 2024/26 D.İş E., 2024/27 K. sayılı dosyasında; talep eden kiracı tarafından, 2022 yılından beri kiracı olduğu taşınmazın yeni kira döneminde ödenecek kira bedeli konusunda kiraya veren ile anlaşma sağlanamadığını, yasal kira artışı yapılarak her ay ödenen kira bedellerinin kiraya veren tarafından hesabına iade edildiğini, en son kiraya verenin banka hesabını kapattığını ileri sürerek, temerrüt gerçekleşmemesi için kira borcunun yatırılacağı ödeme yerinin belirlenmesinin talep edildiği, İlk Derece Mahkemesince; “6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 106. maddesinde ''Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fillerini yapmaktan kaçınırsa temerrüde düşmüş olur.'' 107. maddesinde ''Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir.'' hükümlerinin düzenlendiği, celp edilen PTT dekontlarının incelenmesinde, talep eden tarafından karşı taraf hesabına işyeri kirası açıklamasıyla havale yapıldığı, iade makbuzunun dosyada mevcut olduğu, Bursa BAM 4.HD. 13.07.2023 tarihli 2023/1519 esas 2023/1672 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere eldeki kira sözleşmesinde belirli bir ödeme yeri öngörülmemiş ancak kiracı daha önceki kiraları uzun bir süredir aynı hesaba yatırdığından ve bu hesap artık teamül haline geldiğinden, kiracının, kira parasını doğrudan ödeme yeri olarak bir banka hesabı belirlenmesini mahkemeden talep etmesi mümkün olup, bu şekilde kiraya verenin haklı bir neden olmaksızın kira bedellerini kabulden imtina ettiği ” gerekçesiyle, ödeme yeri belirlenmesi talebinin kabulüne karar verildiği, kiraya vereninin istinaf yoluna başvurması üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı belirtilen kararıyla; “Genel olarak taraflar kira sözleşmesinde ödeme yerini serbestçe belirleyebilirler ve tarafların bu konuda yaptıkları sözleşme tarafları bağlayıcı olup kiracının tek taraflı olarak ödeme yerinin değiştirilmesini talep etme hakkı bulunmamaktadır.

Ancak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257. maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendiyle Maliye Bakanlığına mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilât ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme yetkisi verilmiştir. Maliye Bakanlığının, Kanunun kendisine vermiş olduğu yetkiye dayanarak çıkartmış olduğu ve 29.07.2008 tarihli ve 26951 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 268 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile konutlarda, her bir konut için aylık 500 TL ve üzerinde kira geliri elde edenlerin, işyerlerinde ise kira miktarına bakılmaksızın işyerini kiraya verenler ile kiracıların kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin 01.11.2008 tarihinden itibaren banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.Yargıtay kararlarında, kira parasının götürülmesi gereken borçlardan olduğu, buna göre kiralayana götürülüp elden ödenmesi veya gideri kiracıya ait olmak koşuluyla konutta ödemeli olarak PTT kanalıyla gönderilmesi gerektiği, bundan ayrı sözleşmede özel bir koşul kabul edilmişse bu hususun da göz önünde tutulması gerektiği açıklanmıştır. Açıklanan şekilde yapılmayan ödemeler, yasal ödeme olarak kabul edilemez. Ancak teamül haline gelmiş bir ödeme şekli varsa bu şekilde yapılan ödeme de geçerlidir (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2016/4457 Esas, 2016/3204 Karar sayılı kararı).Ancak yukarıda açıklanan, 29.07.2008 tarihli ve 26951 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 268 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca, 01.11.2008 tarihinden itibaren konut kiralarında 500,00 TL'nin işyerlerinde ise kira miktarı ne olursa olsun tüm kiraların PTT veya banka aracılığı ile yapılması gerekir. Bu durumda her ne kadar kira borcu paraya ilişkin olup götürülmesi gereken borçlardan ise de kiracının, Genel Tebliğ'e konu kira parasını kiraya verene götürüp elden ödemesi mümkün değildir, PTT aracılığı ile veya banka hesabına yatırması gerekir. Gelir Vergisi Genel Tebliğinde PTT veya banka şeklinde iki ayrı yol öngörülmüş ise de, üstte alıntılanan Yargıtay kararında açıklandığı üzere sözleşmede özel bir koşul kabul edilmişse bu hususun ve teamül haline gelmiş bir ödeme yeri bulunup bulunmadığının göz önünde tutulması gerekir.Buna göre yapılan değerlendirmede;-Kira sözleşmesinde, kiranın elden-nakit olarak ödeneceği kararlaştırılmış ise veya ödeme yeri gösterilmemiş ve ödeme konusunda bir teamül oluşmamış ise, kiracı daha öncesinde kiraları elden ödüyor olsa dahi 268 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca ödemelerin tevsik edilebilmesi açısından banka hesap numarası istemesinde hukuki yararı bulunmaktadır. Bu durumda kiracı, kiraya verenden banka hesap numarası istemesine rağmen hesap numarası bildirilmez ise; kirasını PTT'den konutta ödemeli olarak gönderip, bunun da kabul edilmemesi durumunda mahkemeden ödeme yeri olarak bir banka hesabı belirlenmesini talep edebilir. -Kira sözleşmesinde, ödeme yeri olarak "banka hesabına" ya da belirli bir IBAN numarası yazılmış ise bu durumda kiracı ve kiraya verenin kira sözleşmesi ile ödeme yerinin banka olduğu konusunda anlaştığı kabul edilmelidir. Her ne kadar 268 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde PTT veya banka öngörülmüş ise de, taraflar ödeme yerini banka olarak belirlendiğine göre kiracının kiraları yatırmakta olduğu banka hesabı kiraya veren tarafından kapatılmış veya hesap açık olmakla birlikte havale alımına kapatılmış ise bu durumda kiracının, kira parasını PTT'den konutta ödemeli olarak göndermeden doğrudan ödeme yeri olarak bir banka hesabı belirlenmesini mahkemeden talep etmesi mümkündür. -Kira sözleşmesinde belirli bir ödeme yeri öngörülmemiş ise, ancak kiracı daha önceki kiraları uzun bir süredir banka hesabına yatırıyor ve bu banka hesabı artık teamül haline gelmiş ise, kiraya veren banka hesabını kapatır veya hesabı kapatmamakla birlikte havale alımına kapatır ise bu durumda da kiracının, kira parasını PTT'den konutta ödemeli olarak göndermeden doğrudan ödeme yeri olarak bir banka hesabı belirlenmesini mahkemeden talep etmesi mümkündür. -Kira sözleşmesinde belirli bir ödeme yeri öngörülmemiş ve ödeme yeri konusunda teamül oluşmamış ise, kiraya veren daha önceki banka hesabını kapatmış olsa dahi kiracı bu durumda doğrudan mahkemeden ödeme yeri belirlenmesini talep edemez.

Öncelikle kirayı PTT'den konutta ödemeli olarak göndermeli ve bu ödeme kabul edilmez ise ödeme yeri belirlenmesini talep etmelidir.Bu ilkeler doğrultusunda somut olay incelendiğinde; Davanın tevdi mahalli talebine ilişkin olduğu, dosyanın yetkisizlik kararı ile Edremit Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiği ve Edremit Sulh Hukuk Mahkemesince talebin kabulüne karar verildiği, Dava dilekçesi ekindeki dekontlarda, kira borcuna ilişkin ödemenin geri ödenmesine dair iptal nedeni olarak, alıcı hesabının blokeli olması/ kapatılmış olması şeklinde açıklama görüldüğü, yine 11.05.2023 tarihli ödemenin iş bankası hesabından iade edildiğinin anlaşıldığı, davacının da 2022'den beri kiracı olduğunu belirterek, mevcut davayı 15.05.2023 tarihinde açtığı, mevcut talebin çekişmesiz yargı işi olduğundan dava/talep dilekçesinin tebliğ edilmemesinin hukuki dinlenilme hakkının ihlali sayılamayacağı, talebin kabulüne ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı…” gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.


IV. GEREKÇE

A.Değerlendirme ve Gerekçe

Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin yukarıda açıklanan kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlık; kiracının, kira bedelinin kiraya verene ödeme yerinin belirlenmesine ilişkin talebi halinde, talep dilekçesinin karşı tarafa tebliğinin gerekip gerekmediği, tebliğ edilmeksizin karar verilmesinin hukuki dinlenilme hakkının ihlaline neden olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "çekişmesiz yargı isleri başlıklı 382. maddesinin; birinci fıkrasında yer alan“(1) Çekişmesiz yargı, hukukun, mahkemelerce, aşağıdaki üç ölçütten birine veya birkaçına göre bu yargıya giren işlere uygulanmasıdır:

a) İlgililer arasında uyuşmazlık olmayan hâller.

b) İlgililerin, ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının bulunmadığı hâller.

c) Hâkimin resen harekete geçtiği hâller.”

şeklindeki düzenleme ile çekişmesiz yargı işlerinin tanımı yapılmış, çekişmesiz yargı işlerinin neler olduğu, maddenin ikinci fıkrasında ise çekişmesiz yargı işleri tahdidi olmayacak şekilde sayılarak belirtilmiştir. Anılan düzenlemede, tevdi mahalli belirlenmesinin çekişmesiz yargı işlerinden olduğu açık olarak hüküm altına alınmıştır. 6100 sayılı Kanunun 382. maddesinde kullanılan "çekişmesiz yargı işleri" deyimi ile yapılan tanımda da anlaşılacağı üzere; çekişmesiz yargı işlerinde, bir dava yoktur ve birbirine zıt talepler ileri süren iki taraf da bulunmadığından tek taraflı bir yargılama söz konusudur. Bu sebeple, çekişmesiz yargıda taraf kavramı yerine ilgili kavramı kullanılmaktadır. Söz konusu yargısal faaliyette, mahkeme, ilgililer arasında mevcut bir uyuşmazlık hakkında karar vermemekte, çoğunlukla hakkı ihlal edilen veya ihlal tehlikesine maruz kalan taraf, mahkemeden hukuki korunma istemektedir. 6100 sayılı Kanunun 388. maddesi uyarıncı çekişmesiz yargı kararları, genellikle ihtilaflı olan konuda esası çözümlemediğinden maddi anlamda hüküm teşkil etmemektedir. Ayrıca, verilen karara karşı, hukuki yararı bulunan ilgililer, yargılama içinde yer almasalar bile istinaf kanun yoluna başvurup kararın denetimi sağlanabilir.

Kira sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen ve sürekli borç doğuran sözleşmelerdendir. Sözleşmede taraflarca kararlaştırılan ödeme yerinde (genelde banka hesabına) ödemenin yapılması zorunlu olup sözleşmede başkaca bir ödeme yeri kararlaştırılmamışsa kira bedeli para borcu olmakla kiraya verenin yerleşim yerinde ödenir. (TBK m. 89) Ödemenin banka havalesi ile yapılması halinde kiraya verenin bankaya gidip parayı alma yükümlülüğü yoktur. Konutta ödemeli PTT havalesi ile ödenirsede gönderinin net tutarda yapılması gerekir. Ödeme tarihi PTT‘ ye yatırılma tarihidir. TC Maliye Bakanlığının genelgesiyle 17.10.2024 tarihi sonrasında tüm miktarlar bakımından konut ve çatılı iş yeri kiralarında ödemelerin banka veya PTT havalesiyle yapılması zorunludur . Kira parasının sözleşmede ödeme yeri olarak kararlaştırılan banka hesabının kiraya veren tarafından sözleşmenin ifası sırasında kapatılarak kiracının ödeme yapmasına engel olunması veya konutta ödemeli gönderilen kiranın alınmaması ile iadesi halinde TBK m107 uyarınca Tevdii mahalli tayini gündeme gelir. Aynı şekilde kira sözleşmesinin sona erdiği durumda kiralananın TBK m.334 uyarınca kiraya verene teslim edilmek istenildiği halde anahtarın alınmadığı durumda da anahtarın teslim edilebilmesi için yine tevdii mahalli tayini gündeme gelir. Kiracının Sulh Hukuk Mahkemesine başvurusu üzerine kiraya verenin kirayı almaktan kaçındığı ve alacaklının temerrüdünün oluştuğu kanaatına varan mahkeme tevdii mahalli olarak belirlenen kiraya veren adına açılan banka hesabına kiranın ödenmesini sağlayarak kiracının temerrüde düşmesi engellenmiş olur. Kiraya verenin kiraların yatırıldığı banka hesabının kapatılarak vadesi gelen kiranın alınmak istenmemesi, kiracı tarafından PTT havalesi ile konutta ödemeli olarak gönderilen kiranın alınmadığı durumda süratle kiranın ödenebileceği yerin belirlenmesi kiracı temerrüdünün oluşmaması için çok önemlidir.

Ödeme yeri tayini için mahkemeye yapılacak başvuru üzerine çekişmeli yargıdaki prosedürün uygulanması kiracının temerrüde düşmesine sebep verebileceğinden TBK m.315 de düzenlenen temmerrüt nedeniyle tahliye gibi ağır sonuçlar ortaya çıkarabilecektir. Hatta aynı kira döneminde kiracı temerrüdünün iki defa gerçekleşmesi hali TBK m.352/2 de düzenlenen iki haklı ihtar nedeniyle tahliye sebebi olur.

Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlığın giderilmesine konu olan somut olay incelendiğinde; kira sözleşmesi ile ödeme yeri belirlenmediği veya ödeme yeri olarak belirlenen hesabın ya da teamülen ödeme yapılan hesabın sonradan kiraya veren tarafından kapatıldığı, para yatırılmasının engellendiği hallerde veya kiranın konutta ödemeli olarak kiraya verene gönderildiği halde teslim alınmadığı belgelenen hallerde ivedi olarak kiranın yatırılabileceği ödeme yerinin belirlenmesi gerekir. Tevdi mahalli tayini talebi üzerine kiracı mağduriyetine sebep olunmaması için şartları bulunduğunda gecikilmeksizin talebin incelenip gerekli kararın ivedi olarak verilmesi gerekir. Tevdii mahalli kararı çekişmesiz yargı işlerinden olup iki taraflı bir dava niteliğinde olmadığından, bu kararın verilmesi için talep dilekçesininin karşı tarafa tebliği ile bu konuda cevap dilekçesi verilmesi için süre verilmesi ile bu sürenin beklenilmesi kiracı bakımından tahliye gibi ağır sonuçların ortaya çıkmasına sebep olabilecektir. Tevdii mahalli kararının verilmesi öncesinde işin tabiatı gereği karşı tarafa tebligat yapılmasının zorunlu tutulmaması menfaatler dengesine daha uygun düşecektir. Verilecek kararın uyuşmazlığın esasını çözen bir nitelik taşımadığı, kesin hüküm oluşturmadığı ve ilgililerin verilen karara karşı istinaf yoluna başvurmaları halinde mahkeme kararının denetlenebileceği gözetildiğinde, tevdi mahalli kararının verilmesi öncesinde talep dilekçesinin karşı tarafa tebliğ edilmemesi hukuki dinlenilme hakkının ihlali olarak değerlendirilmeyecektir. Açıklanan sebeplerle; uyuşmazlığın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 19.09.2024 tarihli ve 2024/2985 E., 2024/2148 K. sayılı kararının gerekçesinin, genel hatları ile Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına da uygun olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın yukarıda açıklandığı şekilde giderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.


KARAR

1.Kira bedelinin usulüne uygun olarak kiraya verene ödenemediği durumda kiracının ödeme yerinin belirlenmesine ilişkin talebi halinde, talep dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmeksizin karar verilmesinin mümkün olduğuna , Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesince verilen kesin nitelikteki kararlar arasındaki görüş ve uygulama uyuşmazlığının bu şekilde giderilmesine,

2. Dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,

3. Karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemelerinin hukuk dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine, 26.05.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

********** Kişisel Verilerden Arındırılmıştır **********


ree

Yorumlar


bottom of page