Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur. Sonuç olarak, sigortacının açtığı rücu davalarında zamanaşımı, sigorta ettirenin aynı şahıs aleyhine açabileceği davanın zamanaşımı süresine tabi olup, zamanaşımı da aynı tarihte başlar.
YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ'NİN 14.11.2019 TARİH, 2019/5714 ESAS VE 2019/10646 SAYILI KARARI
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketine işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan dava dışı Ç. Paz. Tic. Ltd. Şti.'ye ait olan işyerinde 25.02.2008 tarihinde hasar meydana geldiğini, yapılan ekspertiz sonucunda meydana gelen zarar için sigortalısına 9.037,00 TL hasar bedeli ödendiğini, .. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/392 esas sayılı dosyasında hasar ile ilgili olarak alınan raporda %75 kusurun Belediye’ye ait olduğunun belirtildiğini, söz konusu hasardan ASKİ'nin sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.700,00 TL’nin ödeme tarihi olan 31.03.2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte rücuen davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davanın açılış tarihi olan 14/07/2011 tarihi ile haksız fiilin meydana geldiği 25.02.2008 tarihi itibariyle BK'nun 60. maddesi gereğince bir yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olması ve sigortacının da sigorta ettiren ile aynı sürede dava açabilecek olmasından dolayı, .. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/392 esas sayılı dosyasında davaya dahil edilmeyen ASKİ vekilince süresinde yapılan zamanaşımı def'inin kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, işyeri sigortasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, zamanaşımı süresinin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Sonuç olarak, sigortacının açtığı rücu davalarında zamanaşımı, sigorta ettirenin aynı şahıs aleyhine açabileceği davanın zamanaşımı süresine tabi olup zamanaşımı da aynı tarihte başlar. Rücuen tazminat talebine konu olaya uygulanacak dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK'nun 49. md.) haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK'nun değişik 72. md.) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK'nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Somut olayda; dava konusu riziko 25.02.2008 tarihinde gerçekleşmiş, davacı vekili 11.07.2011 havale tarihli dilekçe ile aynı tarihte harcını yatırarak davasını açmıştır. Davalı vekili tarafından davaya karşı süresinde zamanaşımı defi ileri sürülmüş mahkemece riziko tarihi 25.02.2008 tarihinden itibaren mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nunda haksız fiiller için öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesi ile davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir. Olayla ilgili olarak ilk önce eldeki dosya davacısı tarafından .. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/392 E. sayılı ile açılan davada hasım olarak bina malikleri gösterilmiştir. Sonrasında bahsi geçen dosyada yapılan bilirkişi incelemesi sonucu verilen rapora göre, hadisedeki kusur oranı dağılımının %75 kadarının .. Belediyesi’nde olduğu tespit edilmiştir. .. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/392 E. sayılı dosyasından 21.07.2010 tarihli duruşmasında anılan bilirkişi raporu davacı tarafa elden tebliğ edilmiş ve fail davacı tarafından 21.07.2010 tarihli celsede öğrenilmiştir. Failin öğrenilme tarihi olan 21.07.2010 ile eldeki dava tarihi 11.07.2011 arasında 1 yıllık süre geçmemiş olduğundan dava tarihi itibariyle henüz zamanaşımı süresi dolmadığından işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozma nedeni yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 14/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Comments