ÖLÜNCEYE KADAR BAKIP GÖZETME KOŞULU İLE YAPILAN TEMLİKİ İŞLEMİN GEÇERLİLİĞİ İÇİN SÖZLEŞMENİN DÜZENLENDİĞİ TARİHTE BAKIM ALACAKLISININ ÖZEL BAKIM GEREKSİNİMİ İÇERİSİNDE BULUNMASI ZORUNLU DEĞİLDİR
- Av. Özgür GÜL
- 7 May
- 6 dakikada okunur
Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ'NİN 09.02.2022 TARİH, 2021/1920 ESAS VE 2022/931 KARAR SAYILI İLAMI
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Duruşma günü olarak saptanan 09.02.2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ...'in maliki olduğu 2786, 2186, 737, 1510, 1827, 1806, 2167, 2168 ve 2403 parsel sayılı taşınmazlarının tamamını 02/06/1992 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile tek ... ve davalının babası olan ...'e devrettiğini, yapılan işlemin kız çocuklarından mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu, muris muvazaası davasına konu olabileceği korkusuyla ...’in tüm bu taşınmazları satış göstermek suretiyle yakın arkadaşı dava dışı ... ...'ya temlik ettiğini, daha sonra 2403 parsel sayılı taşınmazı ... ...'dan geri alarak davalı ... ...'e devrettiğini, 1510 parsel sayılı taşınmazın ise ... tarafından davalıya devredildiğini, yapılan bu temliklerin de muvazaalı olduğunu ileri sürerek 1510 ve 2403 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, muvazaa iddialarının doğru olmadığını, babası ... ile muris ... arasında yapılan ölünceye bakma sözleşmesinin 02/06/1992 tarihli olduğunu, bu tarihte kendisinin 3 yaşında olduğunu, yine babasının iki parça taşınmazı ... ...'ya devrettiği tarih olan 10/02/2007 tarihinde 18 yaşında olduğunu, bu tarihte babası ...'in borçlarının olduğunu, kendisine ve babasına haciz geldiğini bu nedenle ihtiyaç sebebiyle taşınmazların dava dışı ... ...'ya satıldığını, daha sonra da davacı halalarının isteği üzerine kendisinin tekrar satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Lüleburgaz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/07/2020 tarihli ve 2018/521 E. - 2020/315 K. sayılı kararıyla; muris ...'in ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile yapmış olduğu devirlerin mal kaçırma kastı ile yapılmadığı, muvazaa bulunmadığı ve sözleşmenin geçerli olduğu, bakım borçlusu ...'in bakım borcunu yerine getirdiği, dava dışı ... tarafından yapılan devirlerin geçerli bir ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile temlik edilen taşınmazların devrine ilişkin olduğu, dava dışı ...'in dava dışı ...'ye ve davalıya yapmış olduğu devirlerin muris muvazaası kapsamında olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; iddialarını yinelemiş, murisin kızlarından mal kaçırmak amacıyla davaya konu yerleri ... ...’e verdiğini, murisin 64 yaşında Ölünceye Kadar Bakma Akdi yaptığını, sağlık durumunun iyi olduğunu, ölmeden önceki yakın bir zamana kadar da çiftçilik yaptığını, murisin Ölünceye Kadar Bakma Akdi yaptığı 1992 yılında elinde 100 dönüme yakın arazisi olduğunu, bu malın 90 dönümüne yakın miktarını Ölünceye Kadar Bakma Akdi ile davalının babası ... ...'e devrettiğini, makul karşılanabilecek bir sınırın çok üzerinde bir malın devredilmiş olduğunu, talep edilmesine rağmen murisin Ölünceye Kadar Bakma Akdi yapıldığı tarihteki malvarlığının tespitini mahkemece araştırılmadığını, yapılan keşif ile dava konusu taşınmazların toplam değerinin 1.187.372 TL olduğunun bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, kısa süreli olarak taşınmazların düşük bedellerle el değiştirdiğini, satışlar sonucunda ...'in ekonomik durumunda değişiklik olmadığını, davaya konu taşınmazın bulunduğu evde oturmaya ve tarlaları kullanmaya devam ettiğini, muris ...'in 21/02/2009 tarihinde öldüğünde üzerinde kayıtlı bir tek taşınmaz bile kalmadığından müvekkillerin mirastan tamamen mahrum bırakıldığını ileri sürerek kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç:
Bölge Adliye Mahkemesinin 22/03/2021 tarihli ve 2020/1041 E.- 2021/446 K. sayılı kararıyla; dava konu edilen taşınmazların erkek çocuk ... tarafından ... ...'ya, daha sonra da muris ...'in torunu ...'in ... davalı ...'a devredilmesinde, taşınmazların fiilen ... ve ... ...'ın kullanımda olması, ...'nin taşınmazlar üzerinde hiç tasarrufunun bulunmaması, bedelin ödenerek satın alındığı konusunda davalı tarafından ispata elverişli belge sunulmaması dikkate alındığında muris ile yapılan muvazaanın devamı olduğu ...'nin ara malik olarak yer aldığının kabulü gerektiği, açılan davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçeleri ile yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri:
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; muris ...’in ve eşinin bakım ihtiyacı olduğunu, dava dışı ...’in bakım sözleşmesinden önce de anne ve babasına bakmakta olduğunu, bakım ihtiyacı ortadayken 5 kızın, babaları muris ...’in bakımını talep etmediklerini, ayrıca babalarına bakamayacaklarını da beyan ettiklerini, 5 kızın tamamının dava açmadığını, muris ...’in bütün taşınmazlarını devretmediğini, İstinaf Mahkemesinin kabulünün aksine 40 dekar civarında tarla ile bir arsa bıraktığını, davalı ...’ın ölünceye kadar bakım sözleşmesinin tarafı olmadığını, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaa ile illetli olmadığını, davacıların bu davayı açmasının sebebinin dava konusu taşınmazların zaman içinde değer kazanması, kıymetinin artması olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; ölünceye kadar bakma aktinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk:
3.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (IV/3.2.) paragrafta yer verilen yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacılar vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı 39.077,63 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 09/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Comments