top of page

DEPREM TARİHİNDE YÜRÜRLÜKTE OLAN ZORUNLU DEPREM SİGORTASI TARİFE VE TALİMAT TEBLİĞİ’NE GÖRE BELİRLENECEK BEDEL Mİ YOKSA DASK POLİÇESİNDE BELİRLENEN BEDEL Mİ SİGORTA BEDELİ OLARAK KABUL EDİLECEKTİR ?

Sigortacının aydınlatma yükümlülüğünden bahsedilebilmesi için Kanunda, Genel Şartlarda veya poliçe özel şartlarında sigortacıya bir yükümlülük, bir görev verilmiş olması gerekir. Zira Kanunda, Genel Şartlarda ve poliçe özel şartlarında olmayan bir yükümlülük ve görev için sigortacıya o konuda bildirim yükümlülüğü yüklenemez. Gerek TTK, gerek Deprem Sigortası için daha özel bir kanun olan Afet Sigortaları Kanunu, gerekse Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları ve dosya içerisinde bulunan poliçe özel şartlarında poliçe düzenlendikten sonra yürürlüğe giren Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimat Tebliği’ne göre belirlenecek bedelin sigorta bedeli olarak kabul edileceği veya sonradan belirlenen bu bedelin tazminat olarak ödenebilmesi için zeyilname düzenlenerek gönderilmesi veya zeyilname düzenlenmesini talep edip etmeyeceğine yönelik sigorta ettirenin bilgilendirileceği hususunda davalı DASK’a bir yükümlülük ve sorumluluk getirilmemiştir. Kanunda, Genel Şartlar ve poliçe özel şartlarında olmayan bir sorumlulukla ilgili olarak davalıya bilgilendirme yükümlülüğü yüklenerek bu yükümlülüğün yerine getirilmediği gerekçesi ile yine Kanunda, Genel Şartlarda ve poliçe özel şartlarında olmayan bir tazminatı sigortacının ödenmesine karar verilmesi doğru değildir.
TTK'nın 1423/2. maddesinin “Aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur.” hükmü uyarınca sigorta ettirenin kendisine poliçenin verildiği tarihten itibaren ondört gün içinde poliçe şartlarına itiraz etmemesi halinde sözleşme ilişkisi poliçe şartlarında kurulmuş olacaktır. Davacının kendisine verilen poliçe şartlarına itiraz ettiğine yönelik dosya içerisinde bir delil olmadığına göre, davacı ile DASK arasında poliçe şartlarında sigorta sözleşme ilişkisi kurulmuştur. Poliçe şartları incelendiğinde 08.10.2022 başlangıç ve 08.10.2023 bitiş tarihli sözleşmede sigorta bedeli 256.360,00 TL olarak belirlenmiş olup depremin meydana geldiği tarihteki Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimat Tebliği’ne göre belirlenecek bedelin sigorta bedeli olarak kabul edileceğine ilişkin bir şart da bulunmamaktadır. Hakem Heyetince, kabul kararı verilirken gösterilen bir diğer gerekçe TTK'nın 1452. maddesidir. Bu maddeye göre, TTK'nın 1404 ve 1408 inci madde hükümleriyle 1429 uncu maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesine, 1418 ve 1420 nci maddeler ile 1430 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmüne aykırı sözleşme şartları geçersizdir. Ayrıca TTK'nın 1405, 1409, 1413 ilâ 1417, 1419, 1421, 1422 ilâ 1426 ncı maddeler, 1427 nci maddenin ikinci ilâ beşinci fıkraları, 1428 inci madde, 1430 uncu maddenin birinci ve üçüncü fıkraları, 1431 inci maddenin birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları ve 1433 ilâ 1449 uncu madde hükümleri, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar aleyhine değiştirilemez; değiştirilirse bu Kanun hükümleri uygulanır. Görüldüğü gibi bu madde koruyucu hükümleri düzenlemekte olup TTK'nın 1423. maddesi ile ilgili bir koruyucu hüküm olmadığı gibi, TTK hükümlerinde tebliğ ile sonradan belirlenen sigorta bedelinin geçerli olacağına ilişkin bir hüküm de bulunmadığı ve bu nedenle poliçede sigorta ettiren aleyhine bir hükümden bahsedilemeyeceği gözetilmeden, bu madde gerekçe gösterilerek DASK’ın sorumlu olmadığı bir tazminattan sorumlu tutulması da doğru değildir.

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ'NİN 13.02.2025 TARİH, 2024/12740 ESAS VE 2025/2471 KARAR SAYILI İLAMI


MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2024/1226 Değişik İş, 2024/1223 Karar


SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU İTİRAZ HAKEM HEYETİ SAYISI : 2024/İHK-72552

SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU UYUŞMAZLIK HAKEM HEYETİ SAYISI : K-2024/299363



İtiraz Hakem Heyeti kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup duruşma istemi miktar itibarıyla reddedilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:


I. DAVA


Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) Poliçesi ile sigortalı konutun 06.02.2023 tarihinde meydana gelen depremde hasara uğradığını, müvekkiline 251.232,80 TL ödendiğini, yeni tarifeye göre tam ödeme yapılması gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 10,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile dava değerini 251.232,80 TL'ye yükseltmiştir.


II. CEVAP


Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının talepte bulunabilmesi için ipotek alacaklısının açık muvafakati gerektiğini, kısmi dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, ödeme yapıldığını, sorumluluğun sona erdiğini, ek prim alınmaksızın güncel tarife ücretinden sigorta bedeli ödenmesinin söz konusu olmayacağını, teminat dışında kalan bir durum olup olmadığının araştırılması gerektiğini, keşif yapılarak bilirkişi raporu alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.


III. UYUŞMAZLIK HAKEM HEYETİ KARARI


Uyuşmazlık Hakem Heyetinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 25.11.2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası Tarife Ve Talimat Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Tebliğ'e göre sigorta bedelinin belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle başvurunun kabulü ile 251.232,80 TL'nin 26.11.2023 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.


IV. İTİRAZ


Uyuşmazlık Hakem Heyetinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine; İtiraz Hakem Heyetinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; itirazın reddine karar verilmiştir.


V. TEMYİZ


A. Temyiz Sebepleri


Davalı vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin zeyilname düzenlenmeksizin ve ek prim alınmaksızın değişen tarifeye göre ödeme yapacağına dair hukuki dayanak olmadığını, tebliğde ek prim alınmaksızın güncel tarifeden yararlanılacağına dair geçici madde bulunmadığını, davacıya ödeme yapıldığını ve zararın tamamen karşılandığını, davacıya bilgilendirme mesajı gönderildiğini ileri sürerek İtiraz Hakem Heyeti kararının bozulmasını talep etmiştir.


B. Değerlendirme ve Gerekçe


Uyuşmazlık; Zorunlu Deprem Sigortasında sigorta tazminatı olarak poliçe üzerinde yazılı olan sigorta bedelinin mi, yoksa poliçe düzenlendikten sonra yürürlüğe giren Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimat Tebliği’ne göre belirlenecek bedelin mi ödeneceğine ilişkindir.


Binalarda deprem sonucu meydana gelebilecek maddi zararların karşılanmasını teminen yaptırılacak zorunlu deprem sigortası ile sigorta şirketlerince teminat verilemeyen veya teminat verilmesinde güçlükler bulunan çeşitli afetler ve riskler sonucu meydana gelebilecek maddi ve bedeni zararların karşılanabilmesini teminen sunulacak sigorta ve reasürans teminatlarına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu kabul edilmiş ve 18.08.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.


Zorunlu Deprem Sigortası Afet Sigortaları Kanunu'nun “Kapsam ve sigorta yapma zorunluluğu" başlıklı 10 uncu maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; 23.6.1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tâbi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, bu binaların içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler ile doğal afetler nedeniyle Devlet tarafından yaptırılan veya sağlanan kredi ile yapılan meskenler zorunlu deprem sigortasına tâbidir.


Afet Sigortaları Kanunu’nun 3/1. maddesi uyarınca bu Kanun'a göre sunulacak sigorta ve reasürans teminatları, Bakanlık nezdinde kurulan kamu tüzel kişiliğini haiz Doğal Afet Sigortaları Kurumu tarafından verilir. Aynı Kanun'un 7/1. maddesine göre zorunlu deprem sigortası teminatı münhasıran Kurum tarafından verilir. Bu teminat, risk yönetimi açısından şartların gerekli kılması durumunda ve Bakan tarafından uygun görülmesi hâlinde sigorta şirketleri ile müştereken de verilebilir.


Sigorta, ‘güvence’ anlamına gelen Latince kökenli bir sözcüktür. Sigorta, aynı türden rizikoyla (tehlikeyle) karşı karşıya olan kişilerin, belirli bir miktar para (prim) ödemesi yoluyla toplanan tutarın, sadece o rizikonun gerçekleşmesi sonucu fiilen zarara uğrayanların zararını karşılamada kullanıldığı bir risk transfer sistemidir. Bu sistem sayesinde kişiler, karşı karşıya bulundukları tehlikelerin neden olabileceği parayla ölçülebilen zararlarını, nispeten küçük miktarlarda ödemiş oldukları primler yoluyla paylaşmaktadır.


Sigorta sözleşmesi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1401 inci maddesi uyarınca, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir. Buna göre sigorta sözleşmesinin iki temel unsuru bulunmaktadır. Birincisi sigorta ettirenin sigortacıya bir prim ödemesi, ikincisi ise ödenen prim karşılığı sigortacının kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan risk gerçekleştiğinde bunu tazmin etmesidir.


Afet Sigortaları Kanunu, bu kanuna dayalı çıkarılan Yönetmelik ve Genel Şart hükümleri incelendiğinde Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tâbi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, bu binaların içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler ile doğal afetler nedeniyle Devlet tarafından yaptırılan veya sağlanan kredi ile yapılan meskenlerin zorunlu deprem sigortasına tâbi olduğu, bu sigorta ile Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) deprem riskine karşı teminat verdiği ve bu teminat karşılığı sigorta ettirenin bir prim ödediği görülmektedir. Bu durumda zorunlu deprem sigortasında sigorta ettiren ve sigortalayandan oluşan iki tarafın olduğu, sigorta ettirenin sigortacıya bir prim ödediği ve bunun karşılığında sigortacının, sigortalının para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan rizikonun meydana gelmesi durumunda ortaya çıkan zararını sigorta bedeli kadar yükümlenmeyi üstlendiği dikkate alındığında zorunlu deprem sigortasının bir sigorta sözleşmesi olduğunu söyleyebiliriz.


Poliçe, sigorta ettiren ile sigortacı arasında yapılan sigorta sözleşmesinin şartlarını taşıyan yazılı belgedir. Sigorta poliçesi, sigortacı ile sigortalı arasındaki sigorta sözleşmesinin yazılı, yasal delilidir. Bir sigorta poliçesi genel olarak, sigortacıyı ve sigortalıyı tanımlayıcı bilgileri, sigorta konusuna ilişkin açıklamaları, teminatın kapsamını, sigorta bedelini, sözleşmenin süresini, prim miktarını, poliçenin düzenlenme tarihini, tarafların borç ve yükümlülüklerini, temerrüde ilişkin hükümler ile Genel ve varsa Özel Şartları içerir.


Sigorta bedeli ise, sigorta poliçesinde gösterilen ve tehlikenin gerçekleşmesi halinde sigorta değerini geçmemek kaydıyla sigortalıya ödenecek olan azami meblağı ifade eder. Sigorta bedeli ile sigorta tazminatı farklı kavramlardır. Zira sigorta tazminatı hasarın meydana gelmesi halinde ödenecek olan ve gerçek zarara tekabül eden miktar iken, sigorta bedeli poliçede sigorta ile teminat altına alınan menfaat değerinin karşılığıdır.


Türk Ticaret Kanunu’nun 1461. maddesine göre, sigortacının sorumluluğu sigorta bedeli ile sınırlıdır. TTK'nın 1486. maddesi uyarınca 1461. maddesine aykırı yapılan sözleşmeler geçersiz olup kanun bu hükmü emredici olarak düzenlemiştir. Bu nedenle bu hükmü hakim kendiliğinden dikkate almak zorundadır.


Benzer bir düzenleme Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları B.3.1 maddesinde yer almaktadır. Bu maddeye göre, sigorta tazminatı, hiçbir durumda sigorta bedelinden fazla olamaz.


Davaya konu dosya incelendiğinde davacı tarafça ıslah dilekçesiyle 251.232,80 TL bakiye DASK tazminatı talep edildiği, Uyuşmazlık Hakem Heyetince TTK'nın 1423. maddesinde düzenlenen “Aydınlatma Yükümlülüğü” ile TTK'nın 1452. maddesinde düzenlenen “Koruyucu Hükümler” ve sözleşme kurulduktan sonra yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimat Tebliği’ne göre sigorta bedelinin 512.720,00 TL olduğu gerekçesine dayalı olarak davanın kabulüne karar verildiği, karara itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.


Uyuşmazlık Hakem Heyetince kabul kararı verilirken ve İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilirken sigortacının “Aydınlatma yükümlülüğü” ve “Koruyucu hükümler” hususlarının gerekçe gösterilmesi nedeniyle bu kavramlara değinmek gerekir.


Sigortacının sigorta ettiren/sigortalıyı aydınlatma yükümlülüğüne ilişkin olan TTK'nın 1423. maddesi “Sigortacının aydınlatma yükümlülüğü” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, “Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir. Ayrıca, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar.”


Bilgilendirme yükümlülüğü ayrıca 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 11. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Sigorta şirketleri ve sigorta acenteleri tarafından, gerek sözleşmenin kurulması gerekse sözleşmenin devamı sırasında sigorta ettiren, lehdar ve sigortalıya yapılacak bilgilendirmeye ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenir.” ifadesi ile düzenlenmiştir.


Sigortacılık Kanunu'na dayanılarak “Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik” 14.02.2020 tarihli ve 31039 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.


Aydınlatma yükümlülüğü, belirli bir sigorta ilişkisine girmek isteyen kişilerin, gerek sözleşmenin kurulmasından önce gerekse kurulması sırasında sözleşmenin konusu, teminatları ve diğer özellikleri hakkında oluşabilecek bilgi eksikliklerinin giderilmesi ile sözleşmenin devamı sırasında ortaya çıkabilecek ve sözleşmenin işleyişi ile ilgili olarak sigorta ettireni, sigortalı veya lehtarı etkileyebilecek nitelikteki değişiklik ve gelişmelerden ilgililerin haberdar edilebilmesini teminen, sigortacı tarafından yazılı olarak yerine getirilmesi gereken görev ve yükümlülüklerdir.


Sigortacının aydınlatma yükümlülüğünden bahsedilebilmesi için Kanunda, Genel Şartlarda veya poliçe özel şartlarında sigortacıya bir yükümlülük, bir görev verilmiş olması gerekir. Zira Kanunda, Genel Şartlarda ve poliçe özel şartlarında olmayan bir yükümlülük ve görev için sigortacıya o konuda bildirim yükümlülüğü yüklenemez.


Gerek TTK, gerek Deprem Sigortası için daha özel bir kanun olan Afet Sigortaları Kanunu, gerekse Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları ve dosya içerisinde bulunan poliçe özel şartlarında poliçe düzenlendikten sonra yürürlüğe giren Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimat Tebliği’ne göre belirlenecek bedelin sigorta bedeli olarak kabul edileceği veya sonradan belirlenen bu bedelin tazminat olarak ödenebilmesi için zeyilname düzenlenerek gönderilmesi veya zeyilname düzenlenmesini talep edip etmeyeceğine yönelik sigorta ettirenin bilgilendirileceği hususunda davalı DASK’a bir yükümlülük ve sorumluluk getirilmemiştir. Kanunda, Genel Şartlar ve poliçe özel şartlarında olmayan bir sorumlulukla ilgili olarak davalıya bilgilendirme yükümlülüğü yüklenerek bu yükümlülüğün yerine getirilmediği gerekçesi ile yine Kanunda, Genel Şartlarda ve poliçe özel şartlarında olmayan bir tazminatı sigortacının ödenmesine karar verilmesi doğru değildir.


TTK'nın 1423/2. maddesinin “Aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur.” hükmü uyarınca sigorta ettirenin kendisine poliçenin verildiği tarihten itibaren ondört gün içinde poliçe şartlarına itiraz etmemesi halinde sözleşme ilişkisi poliçe şartlarında kurulmuş olacaktır. Davacının kendisine verilen poliçe şartlarına itiraz ettiğine yönelik dosya içerisinde bir delil olmadığına göre, davacı ile DASK arasında poliçe şartlarında sigorta sözleşme ilişkisi kurulmuştur. Poliçe şartları incelendiğinde 08.10.2022 başlangıç ve 08.10.2023 bitiş tarihli sözleşmede sigorta bedeli 256.360,00 TL olarak belirlenmiş olup depremin meydana geldiği tarihteki Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimat Tebliği’ne göre belirlenecek bedelin sigorta bedeli olarak kabul edileceğine ilişkin bir şart da bulunmamaktadır.


Hakem Heyetince, kabul kararı verilirken gösterilen bir diğer gerekçe TTK'nın 1452. maddesidir. Bu maddeye göre, TTK'nın 1404 ve 1408 inci madde hükümleriyle 1429 uncu maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesine, 1418 ve 1420 nci maddeler ile 1430 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmüne aykırı sözleşme şartları geçersizdir. Ayrıca TTK'nın 1405, 1409, 1413 ilâ 1417, 1419, 1421, 1422 ilâ 1426 ncı maddeler, 1427 nci maddenin ikinci ilâ beşinci fıkraları, 1428 inci madde, 1430 uncu maddenin birinci ve üçüncü fıkraları, 1431 inci maddenin birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları ve 1433 ilâ 1449 uncu madde hükümleri, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar aleyhine değiştirilemez; değiştirilirse bu Kanun hükümleri uygulanır. Görüldüğü gibi bu madde koruyucu hükümleri düzenlemekte olup TTK'nın 1423. maddesi ile ilgili bir koruyucu hüküm olmadığı gibi, TTK hükümlerinde tebliğ ile sonradan belirlenen sigorta bedelinin geçerli olacağına ilişkin bir hüküm de bulunmadığı ve bu nedenle poliçede sigorta ettiren aleyhine bir hükümden bahsedilemeyeceği gözetilmeden, bu madde gerekçe gösterilerek DASK’ın sorumlu olmadığı bir tazminattan sorumlu tutulması da doğru değildir.


Yukarıda izah edildiği üzere taraflar arasında zorunlu deprem sigortası sözleşmesinin yazılı delili olan, dosya içerisinde bulunan 08.10.2022 tarihli poliçede sigorta bedelinin 256.360,00 TL olarak belirlendiği ve her bir hasarda %2 oranında tenzili muafiyet uygulanacağının kararlaştırıldığı, davalının muafiyet düşüldükten sonra kalan 251.232,80 TL sigorta bedelinin tamamını 21.03.2023 tarihinde davacıya ödediği, TTK'nın 1461. maddesi ve Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları B.3.1 maddesi uyarınca sigortacının sorumluluğunun poliçede yazılı sigorta bedeli ile sınırlı olduğu anlaşılmakla, başvurunun reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.


VI. KARAR


Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA,


Dosyanın mahkemeye gönderilmesine,


13.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





Comments


bottom of page