Av. Bilgi GÜL & Av. Özgür GÜL
ÖZET
Anayasa Mahkemesinin bir kısım bireysel başvuru kararları sonrasında Dairece haklı sebep bulunması ve küçüğün yüksek yararının gerektirmesi halinde velâyet hakkı kendisine bırakılmış olan annenin çocuğun soyadının değiştirilmesini talep edebileceğinin kabul edildiği; somut olayda, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden çocuğun üstün yararı açısından yukarıdaki açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde davanın kabulü gerekirken, yanlış ve yanılgılı değerlendirmelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
KARAR
İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen ortak çocuğun soyadının velâyet hakkına sahip annenin soyadı ile değiştirilmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararın niteliğinin duruşma istenilebilecek davalardan olmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içerisinde 12.07.2012 tarihinde doğan ...'nın velâyetinin boşanma sonrasında kendisine verildiğini, ortak çocuğun halen öğrenci olup soyadı farklılığından dolayı gerek resmi kurumlar gerekse özel kurumlar nezdinde tüm işlemlerde zorluk yaşadığını, bu zorlukların aşılması için her işlemde kendi çocuğu olduğunu belgelemek zorunda kaldığını, ayrıca bu durumun çocuğun üzerinde geri döndürülmesi zor psikolojik sorunlar yaratabileceğini, çocuğun üstün yararının gözetilerek soyadının kendi soyadı olan ... olarak değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.09.2021 tarihli ve 2020/317 Esas, 2021/457 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesini 13.12.2021 tarihli ve 2021/1375 Esas, 2021/1349 Karar sayılı kararıyla; davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, gerekçenin düzeltilmesine, davacının diğer istinaf taleplerinin ise reddine; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, hükümde ayrıca değişiklik yapılmadığından hükmün aynen muhafazasına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 21.02.2022 tarihli ve 2022/569 Esas, 2022/1556 Karar sayılı kararıyla İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verildiği; davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf talebinin gerekçe yönünden kabulüne, sair yönlerden reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiği; 6100 sayılı Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesi gereğince yeniden karar verilmesi gerekmekte ise de; hükümde ayrıca bir değişiklik yapılmadığından hükmün aynen muhafazasına karar verildiği, buna göre; Bölge Adliye Mahkemesince hem İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına hem de hükmün aynen muhafazasına karar verilmesinin hükmü kendi içinde çelişkili hale getirdiği ve bu sebeple hükmün bozulması gerektiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince verilen 21.04.2022 tarihli ve 2022/399 Esas, 2022/562 Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiş; karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 22.09.2022 tarihli ve 2022/6501 Esas, 2022/7295 Karar sayılı kararı ile özetle Anayasa Mahkemesinin bir kısım bireysel başvuru kararları sonrasında Dairece haklı sebep bulunması ve küçüğün yüksek yararının gerektirmesi halinde velâyet hakkı kendisine bırakılmış olan annenin çocuğun soyadının değiştirilmesini talep edebileceğinin kabul edildiği; somut olayda, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden çocuğun üstün yararı açısından yukarıdaki açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde davanın kabulü gerekirken, yanlış ve yanılgılı değerlendirmelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
C. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; davanın kabulüne, ortak çocuk ...'nın nüfus kayıtlarındaki "KALAYCI" olan soyadının "..." olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili; çocuğun soyadının değiştirilmesinde üstün yarar bulunduğu kanısına ulaşmanın açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, çocuğun görüşme sırasında yönlendirilmiş olabileceğine dair uzman raporunda tespite yer verildiğini, annenin kızlık soyadıyla üvey babanın soyadının akrabalık sebebiyle aynı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; ortak çocuğun soyadının velâyet hakkına sahip annenin soyadı ile değiştirilmesinin çocuğun üstün yararına olduğuna ve davanın kabulü gerektiğine yönelik bozma ilamına uyularak verilen kararın hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
Türkiye Cumhuriyet Anayasasının 10 uncu ve 20 nci maddeleri, 41 inci maddesi ile 90 ıncı maddesi; 1 Nolu Protokol ile İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korunmaya Dair Sözleşmeye Ek 7 Nolu Protokol 5 inci maddesi; Anayasa Muhakemesinin 08.12.2011 tarihli ve 2010/119 Esas, 2011/165 Kanun sayılı iptal kararı; 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi, 371 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalı ... Kalaycıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.