top of page

YARGITAY KARARI

Dairesi

Esas No

7. H.D.

2023/727

Kararın Tarihi

Karar No

31 Mayıs 2023

2023/3002

İlgili Hukuk

T.B.K. (Ecrimisil Tazminatı)

a09bf6a3ef5ead5bfa98fb39e07d1f88.jpg

Eklenme Tarihi

11 Kasım 2023 22:58:33

ÖZET

Tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Eğer, arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut hâliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.

KARAR

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ecrimisil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.


İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacının takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine dair isteminin reddine, kötü niyet tazminatı koşulları oluşmadığından tazminat takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.


İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:


I. DAVA


Davacı vekili; davalının kök murisi ...'ya ait 52 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 45 No.lu bağımsız bölümü vekil edeninin kullandığı gerekçesi ile miras payı itibarıyla ecrimisil alacağı için Bakırköy 16. İcra Müdürlüğünün 2011/19605 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, takibin kesinleştiğini, söz konusu taşınmazın vekil edeninin kullanımında olmadığını, takipte ecrimisil miktarının hangi döneme ait ve ne miktar olduğunun dahi belirlenmediğini belirterek vekil edeninin Bakırköy 16. İcra Müdürlüğünün 2011/19605 Esas sayılı dosyası nedeni ile borçlu olmadığının tespiti ile davalı kötü niyetli olduğundan takipteki miktarın %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.


II. CEVAP


Davalı vekili, dava konusu taşınmazın murisin ölümünden beri davacı tarafından kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.


III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI


İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile davacının Bakırköy 16. İcra Müdürlüğünün 2011/19605 sayılı takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.


IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ


A. 1. Bozma Kararı


1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.



2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesince: “…gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki meydana getirildiği…” tespitiyle hüküm bozulmuş, bozma ilâmına karşı davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuş, karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.



B. İlk Derece Mahkemesince 1. Bozmaya Uyularak Verilen Karar


İlk Derece Mahkemesince “…bilirkişilerce yapılan ecrimisil hesabında her dönem için belirlenen aylık ecrimisil tutarının toplamında murisin %50 hissesi olduğu ve murisin bu %50 hissesinde de davacı ve davalının eşit oranda pay sahibi olduğu, bu nedenle babanın ölümü ile önce anneye intikal eden eş miras payında da tarafların eşit oranda pay sahibi olduğu anlaşılmakla murisin sahibi olduğu %50 oranındaki hissenin de davacı ve davalının hisseleri oranında talepte bulunabileceğ,i bu şekilde davalının hissesinin 12/80 olduğu ancak bu oranda talepte bulunulabileceği, belirtilen hesap yöntemi ile yapılan hesaplama sonucunda davalı tarafça talep edebilecek ecrimisil tutarının 7.296,30 TL olduğu, bu tutarı aşan şekilde 12.000,00 TL üzerinden ecrimisil talep edilmekle aradaki fark olan 4.703,70 TL'den davacının herhangi bir ecrimisil ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı, bu tutar kadar borçlu olmadığı, uyuşmazlığın yargılama gerektirmekle her iki taraf lehine kötü niyet tazminatı takdirine gidilmemesi gerektiği…” belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.


C. 2. Bozma Kararı


1. İlk Derece Mahkeme kararına karşı taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.


2. Dairemizce karar: “…mahkemece keşifte dinlenen bilirkişilerin 02.06.2014 tarihli raporuna yönelik oluşan itirazların değerlendirilmesi için alınan 12.08.2014 tarihli blirkişi raporunda, açıkça tarafların murisinin paydaş olduğu taşınmazda diğer paydaşlar ile rızai ve fiili taksim yapıldığını, hesabın tarafların murisine ait yere ilişkin olduğunu belirtmeleri karşısında bilirkişi raporuyla tespit edilen ecrimisil miktarının tekrar yarıya bölünmesinin doğru olmadığı; dosyasında mevcut İstanbul 4. Sulh Hukuk Mahkemesi 28.02.2008 tarih, 2008/203 Esas, 2008/221 sayılı Kararında; tarafların murisi ...'nın 21.07.1992 tarihinde vefat edip terekesinin 80 pay kabul edildiği, 12 payının ..., 12 payın ...'ya sübut ettiği; yine dosyasında mevcut İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 19.8.2010 tarih, 2010 / 2756 Esas, 2010 / 807 sayılı Kararında, tarafların annesi ...'nın 16.05.2009 tarihinde vefat edip terekesinin 15 pay kabul edildiği, 3 payının ..., 3 payının ...'ya sübut ettiği, bu durumda davalı ve davacıya isabet eden toplam hisse miktarı ayrı ayrı; (12/80) + (20/80) x (3/15) =(1/20) +(3/20)= 4/20 olduğundan davacı ve davalı hissesinin ayrı ayrı 12/80 olduğunun kabulüyle kurulan hükmün de hatalı olduğu, mahkemece ecrimisile konu kira bedellerinin vefat eden anne ve babadan intikal etmiş olması dikkate alınarak intikal eden hisse oranları üzerinden 13.12.2006-16.05.2009 yılı aralığı için 12/80 hisse üzerinden, 16.05.2009-13.12.2011 yılı aralığı içinse 4/20 hesaplanması gerektiği…” tespitiyle bozulmuştur.


D. İlk Derece Mahkemesince 2. Bozmaya Uyularak Verilen Karar


İlk Derece Mahkemesince bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda: “…bozma ilamında gösterilen şekilde davacı tarafça açılan menfi tespit davası ile aleyhine başlatılan 12.000 TL tutarlı Bakırköy 16. İcra müdürlüğünün 2011/19605 esas sayılı takip dosyasının itiraz edilmeden kesinleştiği, davacının davayı açmakta hukuki yararı olduğu ancak davalı tarafça her ne kadar 12/09/2014 tarihli ıslah dilekçesiyle önceki bilirkişi raporunda yer alan 14.592,60 TL olarak davalının ıslah dilekçesi verdiği, davalı tarafça başlatılan icra takibine karşı açılan menfi tespit davasında ıslah dilekçesiyle icra dosyasında ki talebin arttırılmasının talep edilemeyeceği, bu konuda ki taleplerin davalının muhtariyetinde olduğu ancak talebin düşürülmesinin mümkün olduğu, icra dosyasında davalı tarafından 12.000,00 TL ecrimisil talep edilmekle son bilirkişi raporunda davalı tarafından talep edilebilecek ecrimisil bedelinin 17.296,36 TL olarak gösterildiği ancak menfi tespit davasına konu olan icra dosyasındaki 12.000,00 TL’lik tutardan daha fazlaya hüküm kurulamayacağı, davacının ecrimisil isteğinin yerinde olduğu, bu nedenle borçlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davasının koşullarının oluşmadığı, bilirkişiler tarafından hesap edilen 17.296,36 TL’lik ecrimisil tutarı icra dosyasındaki 12.000,00 TL’lik ecrimisilin uyarlanmak suretiyle dönem sonlarından itibaren işleyecek yasal faizi ile ecrimisil tutarının talep edilebileceği, 12.000,00 TL’lik tutar yönünden davalının ecrimisil talep etmekte haklı olduğu…” gerekçesiyle menfi tespit davasının reddiyle, icra dosyasında davalı tarafça talep edilebilecek ecrimisil tutarının hangi dönemler için, hangi tutar üzerinden talep edilebileceğini gösterir şekilde karar verilmiştir.


V. TEMYİZ


A. Temyiz Yoluna Başvuranlar


İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.


B. Temyiz Sebepleri


Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen ecrimisilin fazla olduğunu, hatalı hesaplandığını, taşınmazda bir kullanımlarının bulunmadığını, intifadan men hususunun da gerçekleşmediğini savunmuştur.


C. Gerekçe


1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme


Dava; dava konusu taşınmaz hakkındaki ecrimisil alacağı için davalı tarafından, davacı hakkında başlatılan icra takibinde davacının borçlu olmadığının tesbiti talebine ilişkindir.


2. İlgili Hukuk


1. Bilindiği üzere, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).


2. 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tâbi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.


3. Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hâkimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.


4. Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.


5. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.


6. İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut hâliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.


3. Değerlendirme


Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, bozma ilâmında belirtildiği şekilde verilen kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.


VI. KARAR


Açıklanan sebeplerle;


Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,


Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,


Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,


31.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

bottom of page