Av. Bilgi GÜL & Av. Özgür GÜL
ÖZET
6098 sayılı Kanun 629’uncu maddesinde “haklı sebep” kavramı tanımlanmamıştır. İlgili maddenin üçüncü fıkrasında örnekleme suretiyle bazı haklı sebepler sayılmıştır. Bunlar, “görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi durumları”dır. Kanunda belirtilen bu haklı sebepler, sınırlı sayıda değildir. Adi ortaklığın kişisel menfaatler için kullanılması, devamlı yetki aşımı, ortaklara hesap vermeme, ortaklıkla rekabet yapma, ortaklık defter ve kayıtlarının gereği gibi tutulmaması, hastalığı nedeniyle yönetici ortağın faaliyetlerine devam edemeyecek olması gibi haller, haklı sebebe örnek olarak verilebilir. Mahkemece, talep doğrultusunda yönetim yetkisinin sınırlandırılması veya kaldırılması yönünde karar verebilmesi için haklı sebebin var olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Haklı nedenin çok uzun bir süre geçtikten sonra ileri sürülmesi ise Türk Medeni Kanunu'nun 2’nci maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilebilir. Ancak haklı nedenin geç ileri sürülmesi de yine haklı bir nedene dayanıyor ise bu durumda 6098 sayılı Kanun'un 629’uncu maddesinin uygulanması söz konusu olabilir.
KARAR
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/77 E., 2022/536 K.
DAVA TARİHİ : 25.12.2017
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/850 E., 2018/832 K.
Taraflar arasındaki adi ortaklıkta yönetici ortağın yönetim yetkisinin kaldırılması veya sınırlandırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.04.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalılar vekili Avukat ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ihale ile verilen Antalya Sahil Güvenlik Eğitim ve Öğretim Komutanlığı Okul ve Tesisleri İnşaatı işinin gerçekleştirilmesi amacıyla davalı ile arasında adi ortaklık ilişkisi kurduklarını, davalı şirket yetkilisi ...'ın tek imza ile ortaklığı temsil ve yönetime yetkili olduğunu, ortaklığa konu inşaatın davalı şirket tarafından inşa edilip geçici kabulünün yapıldığını, kesin kabul hazırlıklarının yapıldığı sırada işin eksik ve ayıplı imalatlardan oluştuğu iddiasıyla 2 yıl süreyle kamu ihalelerine katılmaktan yasaklandığını, edimin ifasına fesat karıştırma suçundan ise yetkilisi hakkında soruşturma başlatılarak ceza davası açıldığını, bunun üzerine davalı ortağın yürüttüğü işlerde problem olduğunu fark ettiğini, bu hususları görüşmek üzere derhal davalıyı toplantıya davet ettiğini, ancak davalının toplantıya icabet etmediğini, ihale makamı dava dışı idareye hitaben yazmış olduğu 01.09.2017 tarihli yazı ile bu tarihten itibaren adi ortaklığın yönetimi ile ilgili hususlarda yetkilisi Bahri Köse'nin muhatap alınmasını ve yazışmaların kendisi ile yapılmasını talep ettiğini ancak idarenin cevabi yazısı ile ortaklık tarafından bu yönde karar alınması gerektiğinin bildirildiğini, kısacası tüm girişimlerine rağmen sonuç alamadığını, davalının eylemleri nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek; davalı şirketin temsil ve yönetim yetkisinin kaldırılıp, ortaklık yönetiminin yetkilisi Bahri Köse'ye bırakılmasını, en azından davalının temsil yetkisinin sınırlandırılarak kendisinin de ortaklığı temsile yetkili kılınmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacı şirket ile adi ortaklık kurarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğünce ihale edilen Antalya Sahil Güvenlik Eğitim ve Öğretim Komutanlığı Okul ve Tesisleri İnşaatı işini yüklendiklerini, ortaklığa konu işin gerçekleştirilmesi amacıyla yapılan masrafların tamamının kendisi tarafından karşılandığını, ortaklığı en iyi şekilde temsil ettiğini, anılan işin geçici kabulünün yapıldığını, kesin kabul aşamasında olduğunu, her ne kadar davacı tarafça kamu ihalelerine katılmaktan 2 yıl süre ile men edildiği iddia edilmiş ise de, bu sürenin 1 yıla indirildiğini ve yasaklama işlemi üzerinden yaklaşık 2 yıl 7 ay gibi bir sürenin geçtiğini, edimin ifasına fesat karıştırma suçundan haklarında açılan ceza davasında beraatine dair verilen kararın kesinleştiğini, dava dışı idarenin işin eksik ve ayıplı olduğu yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında imzalanan 02.03.2009 tarihli sözleşme ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ihale edilen Antalya Sahil Güvenlik Eğitim ve Öğretim Komutanlığı Okul ve Tesisleri İnşaatı işinin gerçekleştirilmesi amacıyla adi ortaklık ilişkisi kurulduğu, ortaklığa konu işin davalı şirket tarafından yapılacağının, ortaklık faaliyeti kapsamında yapılacak olan giderlere yine davalı ortağın katlanacağının, davalı şirket yetkilisi ...'ın tek imza ile ortaklığı temsil ve yönetime yetkili olduğunun, yönetim yetkisinin ortakların alacağı karar ile değiştirilebileceğinin, taahhüt edilen işin kesin kabulünün yapılması ile ortaklığın sona ereceğinin kararlaştırıldığı, ortaklığa konu işin geçici kabulünün 12.03.2012 tarihinde yapıldığı, kesin kabulünün ise 23.10.2013 ile 06.12.2013 tarihleri arasında gerçekleştirildiği, ancak yüklenici olan adi ortaklığın kesin kabul tutanağını imzalamaması nedeniyle kesin kabulün tamamlanamadığı, bununla birlikte tüm tesisin tamamlanarak fiilen faaliyete geçtiğinin bildirildiği; davacı şirket yetkilileri ile davalı şirket yetkilisi ... hakkında "edimin ifasına fesat karıştırma, kamu malına zarar verme" suçlarından açılan ceza davasında beraat kararı verildiği, kamu ihalelerine katılmaktan yasaklama işlemi üzerinden çok uzun bir süre geçtikten sonra eldeki davanın açıldığı, dolayısıyla adi ortaklık yöneticisinin temsil ve yönetim yetkisinin kaldırılmasını gerektirecek haklı bir sebebin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; adi ortaklığın güvene dayalı bir ortaklık türü olup, davalı tarafından ortaklık faaliyeti kapsamında davacıya bilgi verilmemesi, davet edilen toplantıya icabet edilmemesi, davalının eylemleri nedeniyle davacının 2 yıl süreyle kamu ihalelerine katılmaktan men edilmesi, aynı nedenle davacı hakkında ceza davası açılmış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, davalıya olan güvenin sarsıldığını, davalıya verilen ortaklığı temsil ve yönetim yetkisinin kaldırılarak veya sınırlandırılarak, davacının ortaklık yönetiminde bulunmak istemesinde hukuki yararının var olduğunu, nitekim davalı tarafından dava dışı idare aleyhine açılan dava hakkında da davacıya bilgi verilmediğini, kesin hesaba itiraz edilmesinin, ortaklık adına avukat tayin edilmesinin ve iş sahibine karşı dava açılmasının olağanüstü işlemler olup, tüm ortaklar tarafından görüşülüp oy birliği ile karar alınması gerektiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında imzalanan 02.03.2009 tarihli sözleşme ile adi ortaklık ilişkisi kurulduğu, davalı şirket ve yetkilisine ortaklığı temsil ve tek başına imza yetkisinin verildiği, Türk Borçlar Kanunu'nun 629 uncu maddesi uyarınca, ortaklık sözleşmesiyle ortaklardan birine verilen temsil ve yönetim yetkisinin haklı bir sebep olmaksızın diğer ortaklarca kaldırılamayacağı veya sınırlandırılamayacağı, davalı ortağın sözleşme ile kendisine verilen temsil ve imza yetkisini kötüye kullandığı hususunun davacı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklıkta yönetici ortağın yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılması veya sınırlandırılması istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun)" Yönetim yetkisinin kaldırılması ve sınırlanması " başlıklı 629 uncu maddesinde;
" Ortaklık sözleşmesiyle ortaklardan birine verilen yönetim yetkisi, haklı bir sebep olmaksızın, diğer ortaklarca kaldırılamaz, sınırlandırılamaz.
Ortaklık sözleşmesinde yetkinin kaldırılamayacağına dair bir hüküm bulunsa bile, haklı bir sebep varsa, diğer ortaklardan her biri yönetim yetkisini kaldırabilir.
Haklı sebepler, özellikle yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi durumlarında vardır." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
2. 6098 sayılı Kanun 629 uncu maddesinde “haklı sebep” kavramı tanımlanmamıştır. İlgili maddenin üçüncü fıkrasında örnekleme suretiyle bazı haklı sebepler sayılmıştır. Bunlar, “görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi durumları”dır. Kanunda belirtilen bu haklı sebepler, sınırlı sayıda değildir.
3. Adi ortaklığın kişisel menfaatler için kullanılması, devamlı yetki aşımı, ortaklara hesap vermeme, ortaklıkla rekabet yapma, ortaklık defter ve kayıtlarının gereği gibi tutulmaması, hastalığı nedeniyle yönetici ortağın faaliyetlerine devam edemeyecek olması gibi haller, haklı sebebe örnek olarak verilebilir.
4. Mahkemece, talep doğrultusunda yönetim yetkisinin sınırlandırılması veya kaldırılması yönünde karar verebilmesi için haklı sebebin var olup olmadığının araştırılması gerekmektedir.
5. Haklı nedenin çok uzun bir süre geçtikten sonra ileri sürülmesi ise Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilebilir. Ancak haklı nedenin geç ileri sürülmesi de yine haklı bir nedene dayanıyor ise bu durumda 6098 sayılı Kanun'un 629 uncu maddesinin uygulanması söz konusu olabilir.
3. Değerlendirme
Somut uyuşmazlıkta; dava dışı idare tarafından ihale ile verilen işin gerçekleştirilmesi amacıyla taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğu, sözleşme ile adi ortaklığı temsil ve yönetim yetkisinin davalı ortağa verildiği, gelinen aşamada anılan işin geçici kabulünün yapıldığı sabittir. Davacı ortak tarafından, davalı yönetici ortağın eylemleri nedeniyle, kamu ihalesinden yasaklanmış ve yetkilisi hakkında ceza davası açılmış olması, her ne kadar haklı sebep olarak gösterilip davalının yönetim yetkisinin kaldırılması ya da sınırlandırılması talep edilmiş ise de; tarafların yetkili temsilcileri hakkında "edimin ifasına fesat karıştırma" suçundan açılan ceza davasında, suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle beraat kararı verildiği, dolayısıyla bu hususun haklı sebep olarak gösterilemeyeceği, kamu ihalesinden yasaklanma işleminin ise (09.09.2015 tarihli) üzerinden uzunca bir süre geçmiş olup, bu aşamada ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği, yine davalı tarafından ortaklıkla ilgili kendisine bilgi verilmediğine dair ileri sürülen iddianın da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı tarafın temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.