Av. Bilgi GÜL & Av. Özgür GÜL
ÖZET
Dairenin 13.04.2021 tarihli ve 2019/3527 Esas, 2021/2218 Karar sayılı kararı ile “…Dinlenen davacı tanıklarının çekişmeli temlikin mal kaçırma amaçlı yapıldığını kanıtlayabilecek beyanlarda bulunmadıkları, sadece mirasbırakanın davalı ...’a bir daire satın aldığını söyledikleri, ne var ki üçüncü kişiden satın alınan bir dairenin bulunmadığı, mirasbırakan tarafından devredilen dava konusu bağımsız bölümün mevcut olduğu, dinlenen davalı tanığının ise tüm kardeşlere zamanında daire verildiğini, dava konusu dairenin de davalıya bedelsiz verildiğini beyan ettiği, ancak bedelsizliğin tek başına muris muvazaası olgusunu kanıtlamayacağı, mirastan mal kaçırma amacının davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Mirasbırakanın ölümü ile geriye azımsanmayacak miktarda taşınmaz ile para ve araç bıraktığı, yine mirasbırakan tarafından davacılar Aynur ve Yurdasin’e İstanbul ili Şile ilçesindeki 577 ada 3 sayılı parselin 07.02.2013 tarihinde devredildiği, bu devir ile ilgili eldeki davanın davalısının da aralarında bulunduğu diğer mirasçıların Şile Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/197 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açtığı, davanın kabul ile sonuçlanarak kesinleştiği, mirasbırakanın kendilerinden mal kaçırmak istediği mirasçılarına devir yapmasının ve yine geriye de taşınmaz bırakmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı saptanmıştır. Öte yandan, eldeki davada ispat yükü davacı tarafta olup, davalının satış bedelini ödediğini ispat edemediğinden bahisle neticeye gidilmesi de doğru değildir. Hal böyle olunca, davacı tarafın iddialarını kanıtlayamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
KARAR
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçelerinde, mirasbırakanları ... ...’in maliki olduğu 4268 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki B-1 blok 5 no.lu bağımsız bölümünü 23.05.1997 tarihinde davalı oğlu ...’a satış göstererek temlik ettiğini, yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu, davalının anılan bağımsız bölümü iyiniyetli üçüncü kişiye sattığını ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla çekişmeli taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden miras paylarına isabet eden şimdilik 10.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemişler, yargılama sırasında isteklerini 130.000,00 TL’ye arttırmışlardır.
II. CEVAP
Davalı, çekişmeli taşınmazın evlendiği için düğün hediyesi olarak kendisine verildiğini, mirasbırakanın mal kaçırma amacı bulunmadığını, bu hususu da en başından itibaren davacıların bildiğini, mirasbırakan tarafından davacılara yapılan farklı kazandırmalar nedeniyle davacılar aleyhine açtığı davalardan sonra eldeki davanın kötü niyetli olarak açıldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 26.04.2018 tarihli ve 2016/278 Esas, 2018/151 Karar sayılı kararıyla; yapılan işlemin aslında bağış olduğu, ancak tapuda satış gösterildiği, davalı tarafın satış bedelini ödediğini ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile 130.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 31.05.2019 tarihli ve 2018/1184 Esas, 2019/913 Karar sayılı kararıyla; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 13.04.2021 tarihli ve 2019/3527 Esas, 2021/2218 Karar sayılı kararı ile “…Dinlenen davacı tanıklarının çekişmeli temlikin mal kaçırma amaçlı yapıldığını kanıtlayabilecek beyanlarda bulunmadıkları, sadece mirasbırakanın davalı ...’a bir daire satın aldığını söyledikleri, ne var ki üçüncü kişiden satın alınan bir dairenin bulunmadığı, mirasbırakan tarafından devredilen dava konusu bağımsız bölümün mevcut olduğu, dinlenen davalı tanığının ise tüm kardeşlere zamanında daire verildiğini, dava konusu dairenin de davalıya bedelsiz verildiğini beyan ettiği, ancak bedelsizliğin tek başına muris muvazaası olgusunu kanıtlamayacağı, mirastan mal kaçırma amacının davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Mirasbırakanın ölümü ile geriye azımsanmayacak miktarda taşınmaz ile para ve araç bıraktığı, yine mirasbırakan tarafından davacılar Aynur ve Yurdasin’e İstanbul ili Şile ilçesindeki 577 ada 3 sayılı parselin 07.02.2013 tarihinde devredildiği, bu devir ile ilgili eldeki davanın davalısının da aralarında bulunduğu diğer mirasçıların Şile Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/197 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açtığı, davanın kabul ile sonuçlanarak kesinleştiği, mirasbırakanın kendilerinden mal kaçırmak istediği mirasçılarına devir yapmasının ve yine geriye de taşınmaz bırakmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı saptanmıştır. Öte yandan, eldeki davada ispat yükü davacı tarafta olup, davalının satış bedelini ödediğini ispat edemediğinden bahisle neticeye gidilmesi de doğru değildir. Hal böyle olunca, davacı tarafın iddialarını kanıtlayamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar temyiz dilekçesinde özetle, davalının satış bedeli ödemediğini ikrar ettiğini, davalının ve tanıklarının beyanlarından taraf iradelerinin birbirine uymadığının sabit olduğunu, murisin geriye azımsanamayacak mal bırakmasının davanın reddi nedeni olamayacağını, tüm mirasçıları kapsar bir paylaştırma yapılmadığını, kendilerine intikal eden taşınmazın iptal edildiğini ve terekeye döndürüldüğünü, ispat yükünün kendilerinde olduğuna ve davanın ispat edilmediğine dair görüşün yerinde olmadığını, fiili karinenin ispat yükünü ters çevirdiğini, bedeller arasında aşırı fark olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
Muris muvazaasında 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.