top of page

YARGITAY KARARI

Dairesi

Esas No

4. H.D.

2022/15664

Kararın Tarihi

Karar No

22 Mart 2023

2023/4119

İlgili Hukuk

İ.İ.K. (Tasarrufun İptali Davası)

a09bf6a3ef5ead5bfa98fb39e07d1f88.jpg

Eklenme Tarihi

17 Kasım 2023 21:09:40

ÖZET

Kredi sözleşmelerinin önceki taahhüt ve sözleşme bağlantısı kuran bölümlerin boş bırakıldığından hukuken birbirlerinin devamı olarak kabul edilmemiş ise de borcun sıfırlandığı gün yeniden kredi çekilmesi ve kredi ilişkisinin hiç sekteye uğramadan devam etmiş olması gibi durumlar dikkate alındığında, her bir kredi sözleşmesinin fiilen birbirinin devamı olarak kabul edilmesi gerektiği, bu bağlamda kredi sözleşmesinin teminatı olarak senedin de önceden doğan borç ilişkisinin de teminatı olarak kabul edilmesi gerekeceği, mahkemece, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapıldığının kabulü ile işin esasına girilerek taraf delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ..." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemenin 17.05.2022 tarih, 2021/61 E., 2022/270 K. sayılı uyulan bozma kararı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde, davalı taraflar arasında yapılan temlikin alacaklılara zarar verme kastıyla ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak yapıldığının davacı tarafça ispat edilemediği, bu durum karşısında ivazlar arasındaki farkın tek başına iptal sebebi sayılamayacağı kanaati ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu gayrimenkulün devir tarihindeki değerinin 23.875,00 TL olarak belirlenmesine, tapuda gösterilen 6070,00 TL değeri ile gerçek değeri olan 23.875,00 TL göz önüne alındığında tapuda gösterilen değeri ile gerçek değeri arasında misli aşan fark olduğunun anlaşılmış olmasına, İİK'nın 278/III-2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesine, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına göre davalı ... yönünden İİK 278/3-2 hükmüne göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

KARAR

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


SAYISI : 2021/61 E- 2022/270 K


HÜKÜM/KARAR : Reddine


Hükmüne uyulan Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 21.05.2019 gün, 2016/13412 E, 2019/6446 K. sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.


Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:


I. DAVA


Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı borçlu ... hakkında takip başlattığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı olmadığını ve alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazını 28.08.2014 tarihinde diğer davalı ...'ye sattığından, bu tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.


II. CEVAP


1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; kredi genel sözleşmesinin 29.08.2014 tarihinde tanzim edildiğini, icra dosyasının dayanağı olan bononunda 29.08.2014 tarihinde tanzim edildiğini yeni bir borç ilişkisine girildiğinin açık delil olduğunu bu nedenle koşulları oluşmayan davanın reddi gerektiğini borç işlemini yaptığı sırada davalının mal varlığnın borçlarına yetebileceğini, gerekli araştırmanın yapılmadığını buna göre bu konuda araştırma yapılmasını talep ettiklerini, davalı müvekkili ile diğer davalının yaptığı satış işleminin tamamen iyi niyetli olduklarını davalı ... Engizlinin zarar verme kastı ile müvekkilin bilebilecek konumda bulunmadığını taşınmazın gerçek alış değerinin davalılar arasında 60.000,00 TL olarak anlaşıldığını, davalıya elden naklen ödendiğini davacı tarafça taşınmazın değerinin emlakçıya belirledikleri değerin gerçeği yansıtmadığını davalı müvekkili ile diğer davalı ... arasında akrabalık ilişkisi olduğu iddiasınında gerçeği yansıtmadığını davada aciz belgesi şartının gerçekleşmediğini ve hiç kimse kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceğini haksız olarak konulan ihtiyati hacizin kaldırılmasını ve davanın reddini savunmuştur.


2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; vekili müvekkilinin davacı bankaya borcunun dava konusu tasarrruftan sonra doğduğunu, bu itibarla davanın koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin diğer davalı ile arasında herhangi bir akrabalık ilişkisinin mevcut olmadığını, dava konusu taşınmazın değerinin tapuda düşük gösterilmişse de tapu harçlarının yüksek çıkmaması için yapılan ve ülke genelinde sıkça karşılaşılan bir durum olduğunu, taşınmazın gerçek değerinin diğer davalı ... tarafından müvekkiline elden nakit olarak verildiğini, müvekilli hakkında birden fazla takip olmasının davacı tarafın bu davayı ikame etmesine dayanak teşkil etmeyeceğini, müvekillinin halen üzerine kayıtlı mevcut bir çok taşınmazın mevcut olduğunu ve bu taşınmazların satımı konusunda davacı bankanın hiçbir işlem yapmadan gerçeği yansıtmayan iddialarla mevcut davayı ikame etmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.


III. MAHKEME KARARI


Mahkemenin 03.05.2016 tarihli ve 2015/390 E., 2016/265 K. sayılı kararı ile "tasarrufun borcun doğumundan önce gerçekleştiği" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.


IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ


A. Bozma Kararı


1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.


2. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi'nin 21.05.2019 tarihli, 2016/13412 E- 2019/6446 Karar sayılı ilamı ile; ".....Dosya içiresindeki belgeler ve alınan bilirkişi raporuna göre davacı banka ile borçlu arasınada ilk kredi ilişkisinin 18.07.2007 tarihinde başladığı, 02.02.2010- 24.11.2011 ve 29.08.2014 tarihlerinde yeni kredi sözleşmeleri imzalanmış ise de bu sözleşmelerin kredi limitlerini artırmak amacı ile yapıldığı, davacı bankanın mevcut cari hesap kredilerine teminat olarak 18.07.2007-17.10.2008-02.01.2010-01.09.2014 ve 29.08.2014 tanzim tarihli senetleri aldığı, 23.11.2011 tarihinde kredi hesap bakiyesi sıfırlandıktan sonra 24.11.2011 tarihinde 350.000,00 TL kredi kullandığı, bu krediyi de 18.09 2014 de sıfırladığı ve hemen aynı gün 55.000,00 TL, 19.09.2014 tarihinde 77.500,00 TL, 26.09.2014 tarihinde 81.500,00 TL, 03.10.2014 tarihine kadar toplam 299.500,00 TL kredi kullandığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kredi sözleşmelerinin önceki taahhüt ve sözleşme bağlantısı kuran bölümlerin boş bırakıldığından hukuken birbirlerinin devamı olarak kabul edilmemiş ise de borcun sıfırlandığı gün yeniden kredi çekilmesi ve kredi ilişkisinin hiç sekteye uğramadan devam etmiş olması gibi durumlar dikkate alındığında, her bir kredi sözleşmesinin fiilen birbirinin devamı olarak kabul edilmesi gerektiği, bu bağlamda kredi sözleşmesinin teminatı olarak senedin de önceden doğan borç ilişkisinin de teminatı olarak kabul edilmesi gerekieceği, mahkemece, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapıldığının kabulü ile işin esasına girilerek taraf delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ..." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.


B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar


Mahkemenin 17.05.2022 tarih, 2021/61 E., 2022/270 K. sayılı uyulan bozma kararı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde, davalı taraflar arasında yapılan temlikin alacaklılara zarar verme kastıyla ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak yapıldığının davacı tarafça ispat edilemediği, bu durum karşısında ivazlar arasındaki farkın tek başına iptal sebebi sayılamayacağı kanaati ile davanın reddine karar verilmiştir.


V. TEMYİZ


A. Temyiz Yoluna Başvuranlar


Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.


B. Temyiz Sebepleri


Davacı vekili temyiz dilekçesinde; bedel farkının iptal sebebi olduğunu beyan ederek kararın bozulması talep edilmiştir.


C. Gerekçe


1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme


Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalılar arasındaki tasarrufun iptali istemine ilişkindir.


2. İlgili Hukuk


1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,


2. 2004 sayılı İcra İflas Kanun'un 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali hükümleri.


3. Değerlendirme


Dava İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.


Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.


İİK’nun 278/3-2 maddesinde “Mütat hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır. Ancak, bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçemeyeceği” belirtilmiştir.


Somut olayda; davalı borçluya ait bilinen adreste tutulan 09.12.2014 ve 10.08.2015 tarihli haciz tutanağının İİK’nun 105. madde kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, iptali istenilen tasarrufun 28.08.2014 tarihinde davalı borçlu tarafından 6.070,00 TL bedel ile ...'e devredildiği, anlaşılmıştır.


Dosyadan aldırılan bilirkişi raporuna göre dava konusu gayrimenkulün devir tarihindeki değerinin 23.875,00 TL olarak belirlenmesine, tapuda gösterilen 6070,00 TL değeri ile gerçek değeri olan 23.875,00 TL göz önüne alındığında tapuda gösterilen değeri ile gerçek değeri arasında misli aşan fark olduğunun anlaşılmış olmasına, İİK'nın 278/III-2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesine, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına göre davalı ... yönünden İİK 278/3-2 hükmüne göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.


VI. KARAR


Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile;


İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,


Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,


22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

bottom of page