top of page

YARGITAY KARARI

Dairesi

Esas No

3. H.D.

2020/10148

Kararın Tarihi

Karar No

16 Aralık 2020

2020/7914

İlgili Hukuk

T.M.K. (Vesayet)

a09bf6a3ef5ead5bfa98fb39e07d1f88.jpg

Eklenme Tarihi

13 Kasım 2023 22:37:25

ÖZET

Somut olayda davacılar murisi sözleşmenin imzalandığı tarihte fiil ehliyetine sahip değildir. Buna karşın banka kredisinden yararlanmış, aldığı tüketici kredisi nedeniyle bir menfaat elde etmiştir. Kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu surette karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağı tartışmasız olup, fiil ehliyeti olmayan muris ...’un ilgili bankadan şizofren olduğunu gizleyerek kredi alıp kullandığı dosya kapsamında anlaşılmıştır. Kredi çekerken tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen müteveffa ...’un mirasçılarından borcun ifası istendiğinde mirasçılarının murislerinin ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınması hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneğidir. Bu durumda mahkemece yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak tarafların tüm delilleri de getirtilerek değerlendirilmesi gerekirken eksik incelemeyle ve yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

KARAR

MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK(TÜKETİCİ) MAHKEMESİ



Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:



Y A R G I T A Y K A R A R I



Davacılar, 05.06.2012 tarihinde intihar etmek suretiyle vefat eden murisleri ...'un şizofren hastası olduğunu ve davalı bankadan 17/06/2011 ve 02/03/2012 tarihlerinde 12.000,00-TL ve 10.300,00-TL olmak üzere iki adet vefat teminatlı tüketici kredisi kullandığını, bu krediler dolayısıyla davalı Vakıf Emeklilik tarafından hayat sigortası yapıldığını, murislerinin ölümünden sonra taksit tutarlarının sigorta tarafından ödenmesi ve ölüm tarihine kadar yapılan kredi ödemelerinin de kendilerine iadesine karar verilmesi gerekirken, ölüm nedeninin intihar sonucu olduğundan bahisle tazminat ödemesinin yapılamayacağının bildirildiğini belirterek, ödenmesi gereken 12.000,00-TL ve 10.300,00-TL’lik kredi borcundan dolayı davalı ... Bankasına borçlu olmadıklarının tespiti ile murisin ölüm tarihine kadar ödediği kredi meblağı olan 3.693,00-TL’nin 05/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faizi ile davalı Vakıf Emeklilik Genel Müdürlüğünden tahsilini talep ve dava etmiştir.


Davalılar vekili, davanın reddini dilemiştir.


Mahkemece, Tüketici Mahkemesi'nin görevli olduğuna ilişkin bozma ilamına uyularak davanın kabulüne, 17/06/2011 tarihli ... kredi hesap numaralı 12.000 TL'lik tüketici kredisi ve 02/03/2012 tarihli ... kredi hesap numaralı 10.300 TL'lik tüketici kredileri nedeni ile davalılardan Vakıf Bankası TAO'ya borçlu olmadığının tespitine, davacıların murisinin vefat tarihine kadar yaptığı ödemeler toplamı olan 3.693 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalı Vakıf Emeklilik Genel Müdürlüğünden alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.


1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı Vakıf Emeklilik A.Ş.'nin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekir.


2-Davalı Vakıf Emeklilik Genel Müdürlüğü A.Ş.’nin temyizi bakımından; Davacılar, murislerinin ölüm riskine istinaden davalı ...’ndan kullandığı tüketici kredisinin teminatını oluşturması amacıyla davalılardan Vakıf Emeklilik tarafından hayat sigortası poliçesi yaptırdığını belirterek, murislerinin ölüm tarihine kadar ödediği kredi meblağı olan 3.693,00 TL’nin davalı Vakıf Emeklilik Genel Müdürlüğünden tahsilini talep etmiş, Mahkemece ,kredi sözleşmesi geçersiz kabul edildiğinden sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, haklı bir sebep olmaksızın, gerçekte olmayan bir borcun ifası amacıyla yapılan fazla ödemenin istirdadı talep edildiğinden davacıların murisinin vefat tarihine kadar yaptığı ödemeler toplamı olan 3.693,00-TL'nin davalı Vakıf Emeklilik Genel Müdürlüğünden alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir.


Yargılama sırasında alınan 26.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda ; Vakıf Emeklilik Genel Müdürlüğü A.Ş.’nin vefat halinde murisin o tarihte borçlu bulunduğu bakiye kredi miktarını ve faizini Vakıfbank T.A.O.’ya ödenmesinden sonra geri kalan meblağın lehtara(yani varislere) ödenmesini kabul,beyan ve taahhüt etmiş olduğunu, bu nedenle ödeme yükü ve sorumluluğunun Vakıf Emekliliğe ait olduğunu, bankaya olan bakiye kredi borcunu öderken murisin vefatından önce ödemiş olduğu 3.693,00-TL kredi taksit tutarı murisin kredi borcu bakiyesi içerisinde bulunmadığından doğal olarak bu tutar kadar eksik ödenmiş olduğunu, dolayısıyla bu tutar olan 3.693,00-TL’yi de murisin yasal mirasçılarına ödemek durumunda olduğu görüldüğünden, muris ...'un vefatı öncesi ödemiş olduğu kredi taksitleri tutarı olan 3.693,00-TL’nin, sebepsiz zenginleşme kapsamında işletilen temerrüt faizi ile birlikte 3.991,62-TL olan tutarının, ödeme yükümlülüğü ve sorumluluğunda olan Vakıf Emeklilik Genel Müdürlüğü A.Ş. tarafından murisin yasal mirasçılarına ödenmesi gerektiğini mütalaa ettiği görülmüştür. Mahkemece, davacıların murisinin fiil ehliyeti bulunmadığı için kendisini borç altına sokan dava konusu sözleşmeler geçersiz olduğundan, bu sözleşmeler uyarınca, davacıların, külli halef sıfatıyla borçlu olmadıklarından tarafların verdiklerini ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebileceklerini belirterek davacıların, dava tarihine kadar yaptıkları ödemelerin ise davacılara iadesi gerektiği vicdani kanaati ile, BK.nun 61-66. maddeleri (TBK.nun 77-82. maddeleri) gereğince; sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, haklı bir sebep olmaksızın, gerçekte olmayan bir borcun ifası amacıyla yapılan fazla ödemenin istirdadı talep edildiğinden ve davalıların eldeki davanın açılması ile temerrüde düşürüldüğü kabul edilerek; davacıların murisinin vefat tarihine kadar yaptığı ödemeler toplamı olan 3.693,00 TL 'nin dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalı Vakıf Emeklilik Genel Müdürlüğünden alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir.


Davacıların, murisleri ...'un ölümünden önce çekmiş olduğu kredilere mahsuben ödemiş olduğu kredi meblağı olan 3.693,00-TL’nin iadesine ilişkin talepleri incelenecek olursa; murisleri ...'un imzaladığı geçerli bir kredi sözleşmesine istinaden çekmiş olduğu kredilerin karşılığı olarak ölmeden önce yaptığı kredi ödemeleri, davalı banka tarafından kendisine verilen kredinin geri ödemesi mahiyetindedir. Bu nedenle kredinin geri ödemesi olarak ölmeden önce ...’tan tahsil edilen taksitlerin iadesine karar verilmesi doğru değildir.


Yukarıda açıklandığı üzere Mahkemece, tüketici kredi sözleşmelerinin geçersizliği tespit edilerek, eksik incelemeyle ve yanılgılı değerlendirmeyle davacıların murisinin vefat tarihine kadar yaptığı ödemelerin Vakıf Emeklilik Genel Müdürlüğünden tahsiline şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.


3- Davalı ....’nun temyizi bakımından; Somut olayda davacılar, murislerinin davalı bankadan tüketici kredisi kullandığını, diğer davalı tarafından da hayat sigortası yapıldığını, murisin ölümüne rağmen kredi borcunun ödenmediğini ileri


sürerek, bakiye kredi borcu nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ve murislerinin ölüm tarihine kadar yaptığı kredi ödemelerin tahsilini talep etmişler, davalılar davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, sözleşmelerin borçlusu olan davacıların murisinin sözleşmelerin yapıldığı tarihlerde ( 17/06/2011 ve 02/03/2012 ) ayırt etme gücü olmadığı, başka bir anlatımla "paranoid şizofreni" tanısı konulan hastalığından ötürü sözleşme yapma ehliyetine sahip olmadığından davacıların murisinin fiil ehliyeti bulunmadığı için kendisini borç altına sokan dava konusu sözleşmelerin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.


Uyuşmazlık, davacılar murisinin akıl hastasıyken davalı bankayla yaptığı sözleşme uyarınca almış olduğu tüketici kredisi nedeni ile sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosyanın incelenmesinde, mahkemece yargılama sırasında alınan adli tıp kurumu raporuna göre; 05.06.2012 tarihinde ölen ...’un 1988 yılından itibaren Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde Paranoid Bozukluk, Atipik Psikoz ve Şizofreni nedeniyle takip ve tedavilerinin yapıldığı, tüm tıbbi belgeleri dikkate alındığında ...'un dava konusu kredi işlem tarihleri olan 17.06.2011 ve 02.03.2012 tarihlerinde fiil ehliyetine haiz olmadığının kabulünün uygun bulunduğu yönünde rapor düzenlenmiştir.


Kural olarak tam ehliyetsiz kişilerin hukuki işlemleri hükümsüzdür.(TMK md.15) Ancak bu kuralın istisnaları vardır. Bunlardan biri TMK.’nun 2.maddesinde de öngörülen dürüstlük kuralıdır. Buna göre, “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz”.TMK.’nun 15.maddesinde hükme bağlanan kuralın istisnalarından biri de,T.B.K.nun 65.maddesi hükmüdür. T.B.K.nun 114/2.maddesi yollamasıyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanması mümkün olan T.B.K.nun 65.maddesi uyarınca hakkaniyet elverdiği takdirde tam ehliyetsiz olan kişi diğer tarafın batıl hukuki işlemin hüküm ifade ettiğine güveni nedeniyle oluşan zararından sorumludur.


TMK.nun 452/2.maddesinde ise, “vesayet altındaki kişinin fiil ehliyetine haiz olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış olması halinde onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olacağı" öngörülmüştür. Buna göre kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağının kabulü gerekir. Kanun, tam ehliyetsizlerin yaptıkları hukuki işlemleri batıl sayarken bu gibi kimseleri korumak, kendi menfaatlerine aykırı işlemleri yaparak 3. kişilerce sömürülmelerine engel olmak amacını gütmüştür. Bu tehlikenin ortadan kalktığı normal bir insanla eşdeğer tarzda hareket ettiği durumlarda, hukuki muamelenin hükümsüzlüğünü ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağından kanun bunu himaye etmez. 09.03.1955 gün 22/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi, mümeyyiz olmayan kimse temyiz kudretini haiz olsa idi aynı surette hareket edecek, yani normal bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunabilecek idiyse ehliyetsiz olduğundan bahisle muamelenin hükümsüzlüğünü ileri sürememelidir.Ayrıca sebepsiz zenginleşme hükümleri gözetildiğinde de, zenginleşenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmak sonuca etkili değildir.


Somut olayda davacılar murisi sözleşmenin imzalandığı tarihte fiil ehliyetine sahip değildir. Buna karşın banka kredisinden yararlanmış, aldığı tüketici kredisi nedeniyle bir menfaat elde etmiştir. Kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu surette karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağı tartışmasız olup, fiil ehliyeti olmayan muris ...’un ilgili bankadan şizofren olduğunu gizleyerek kredi alıp kullandığı dosya kapsamında anlaşılmıştır. Kredi çekerken tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen müteveffa ...’un mirasçılarından borcun ifası istendiğinde mirasçılarının murislerinin ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınması hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneğidir.


Bu durumda mahkemece yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak tarafların tüm delilleri de getirtilerek değerlendirilmesi gerekirken eksik incelemeyle ve yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.


SONUÇ : Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalı Vakıf Emekliliğin sair temyiz sebeplerinin reddine, 2. ve 3. bentte açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

bottom of page