Av. Bilgi GÜL & Av. Özgür GÜL
ÖZET
Hakim, yazı veya imzayı inkar eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hakim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı taktirde, inkar etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir. Yaptığı incelemeye rağmen, hakimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.
KARAR
MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı taraf ile 16/07/2004 tarihinde laboratuvar işletme sözleşmesi imzalandığını, sözleşme süresinin 01/01/2010 tarihine kadar olduğunu, sözleşme kapsamında davalı hastane nezdinde kurulacak biyokimya laboratuvarı için gerekli araç ve cihazları kendisinin satın alacağını ve elde edilecek gelirden % 15 pay verileceğini, üzerine düşen edimleri yerine getirerek sözleşmede belirtilen cihazları bedelini şahsen ödeyip satın aldığını ve davalı nezdinde kurarak 16/07/2004 tarihinde faaliyete geçirdiğini, cihazların bedelinin Temmuz 2004 tarihi itibariyle 28.750,25 TL. olduğunu, aradan geçen zaman içerisinde defalarca yapılan görüşmelerde ödeme yapılacağı ifade edilmesine rağmen sözleşmenin imzalandığı tarihten bu davanın açıldığı tarihe kadar hiçbir ödeme yapılmadığını, belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 28.750,25 TL. cihaz bedeli ile laboratuvar gelirinin %15'ine karşılık gelen 46.500,00 TL olmak üzere toplam 75.250,25 TL. alacağın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı ile müvekkili arasında yapılmış bir sözleşme bulunmadığını, o dönemin yönetim kurulu başkanı ...'ın imzasının nasıl taklit edildiğinin bilgileri dışında olduğunu, davalının satın aldığını iddia ettiği cihazların müvekkili tarafından satın alındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; sözleşmenin varlığına ve imzaya davalı tarafından itiraz edilmiş ise de sözleşmede geçen tıbbi cihazların satın alınmasına ilişkin fatura kayıtları, şirket yetkilisi ...'ın duruşmadaki beyanları ve diğer delillere göre taraflar arasında sözleşme ilişkisinin varlığının tartışmasız olduğu, cihazların bedelinin davacı tarafından ödendiği, davalı şirketin borçları nedeniyle cihazların davalı adına fatura edilmiş olmasına rağmen davacıya aidiyetinin ispatı bakımından davacı adına fatura düzenlendiği, davacıya ödeme yapılmadığı, tıbbi tahlil işlemlerinin dava dışı şirketlere yaptırılmaya başlandığı, bu suretle taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından 12.03.2007 tarihi itibariyle feshedildiğinin kabulünün gerektiği, ıslah ile arttırdığı alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile cihaz bedeli ve gelire yönelik 74.047,81 TL. alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davalı taraf, yargılama sırasında dava konusu sözleşmeye yönelik olarak imza itirazında bulunmuştur.
Sahtelik incelemesi teknik bir konu olup, bilirkişi vasıtasıyla incelenmesinin yapılacağında tereddüt bulunmamaktadır. Sahtelik incelemesinin ne şekilde yapılacağı HMK’nun 211 maddesi’nde açıkça düzenlenmiş olup, buna göre; "Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir.
A) Hakim, yazı veya imzayı inkar eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hakim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı taktirde, inkar etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.
B) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hakimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir."
Oysa; sözleşmedeki imza ile davalıların huzurda alınan imza ve yazı örnekleri karşılaştırılarak, inkar edilen imzanın alındığı tarihten öncesine ait mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan davalılara ait mukayeseye esas tatbike elverişli imza ve yazı örnekleri (HGK 2011/12-740 E.-2011/685 K.)celbedilip ondan sonra mahkemece bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E.-2001/467 K. sayılı ve 07.10.2009 gün 2009/12-382 E.-2009/415 K. sayılı kararlarında da aynen benimsendiği gibi herhangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece, davalı tarafın imza itirazlarına karşın, bu hususta herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın karar verilmiştir. Sözleşmede imzası olduğu belirtilen ...’ın ilk beyanında, sözleşmedeki imza bana ait olabilir, yönetim kurulu başkanıydım, labaratuar hizmeti satın alıyorduk, sözleşme aslını gördüğüm takdirde tekrar beyanda bulunabilirim, atmışsam ben atmışımdır.”şeklinde, sözleşme aslının gösterilmesinin ardından alınan beyanında ise, “ imza bana ait değildir.” şeklinde ifadede bulunduğu görülmektedir.
Yukarıda belirtilen yasal hükümler ve açıklamalar ışığında; gelire yönelik olarak, mahkemece, dava konusu sözleşmenin düzenlendiği tarihe mümkün olduğunca en yakın tarihli imzaya yetkili kişinin resmi kurumlardaki tatbike medar imzaları da getirtilerek, davaya dayanak sözleşme ve mukayeseye esas mahkemece alınacak mevcut yazı ve imza örnekleri ile birlikte dosyanın Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'ne gönderilmesi ve sözleşmede yer alan imzanın imzaya yetkili kişinin eli mahsulü olup olmadığının tespit edilmesi, imzanın yetkili kişiye ait olduğunun tespit edilmesi halinde laboratuvarın çalışması halinde yapılacak giderlerin belirlenmesinin ardından mahsup edilerek karar verilmesi, imzanın yetkili kişiye ait olmadığının tespit edilmesi halinde, ek rapor alınarak dava konusu cihazların ilgili dönemdeki kullanım bedellerinin ( % 15 i aşmamak kaydıyla) belirlenmesinin ardından oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.