Av. Bilgi GÜL & Av. Özgür GÜL
ÖZET
Dava, 6102 sayılı TTK'nın geçici 7. maddesi uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğü'nce res’en terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak; TTK'nın geçici 7. maddenin 15. bendinin son cümlesinde "Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmü yer almaktadır. Mahkemece ihyası istenilen şirketin 18.02.2015 tarihinde TTK'nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu hüküm uyarınca sicilden terkin tarihinden itibaren beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılması gerekirken hak düşürücü süre aşılarak 25.03.2021 tarihinde ihya davası açılmış olup yasanın amir hükmü uyarınca davacının hak düşürücü süre içerisinde ihya davası açılmadığı hususunun tartışılmaksızın yanılgılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 16.06.2021 tarih ve 2021/216 E- 2021/795 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 02.12.2021 tarih ve 2021/1729 E- 2021/1508 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin yetkilisi ve ortağı olduğu dava dışı Art Yapı Metal Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin 18/02/2015 tarihinde davalı sicil müdürlüğü tarafından resen terkin edildiğini, re'sen terkin işleminin müvekkiline tebligat ile bildirilmediğini, davalı tarafından yapılan re'sen terkin işleminin usulsüz olduğunu belirterek, sicilden re'sen terkin edilen dava dışı şirketin ihyasına ve yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, TTK'nın 32. ve Ticaret Sicil Yönetmeliği'nin 34. maddeleri çerçevesinde işlem yaptığını, tesis edilen işlemde hukuka aykırılığın bulunmadığını, şirketin adresinin ve durumunun tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silindiğini, bu nedenle re'sen terkin edildiğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığı için yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadığını belirterek, davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davalının TTK'nın geçici 7. maddesine göre Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayınlanan genel ilan dışında, şirket yöneticilerine ihtarat çıkarttığına ilişkin herhangi bir belge sunulmamış, ihyası istenen şirket yöneticileri adına çıkartılan bir tebligatın bulunduğu kanıtlanmamış, davalının yukarıda bahsi geçen mevzuata ilişkin yasal yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemiş olması, terkin işleminin geçici 7. maddeye uygun yapılmamış olması sebebiyle davanın kabulüne; terkin edilmiş olan Art Yapı Metal Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nin ihyasına, tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına, kararın ticaret siciline tescil ve ilanına, yargılama giderlerinin ve bu kapsamda avukatlık ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; TTK'nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerle sicilden re'sen terkin edileceğinin düzenlendiği, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi ile Ticaret Sicili Müdürlüklerince; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü'ne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11.02.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, 4/c bendine göre terkin sebepleri bulunan şirketlerin faaliyetlerini devam ettirme isteğinde bulunmaları halinde, münfesih olma nedenini verilen süre içinde ortadan kaldırıp ticaret siciline bildirmelerinin ihtar edileceği, aynı maddenin 11. bendi uyarınca, ihtara rağmen süresinde işlem yapmayan şirketin unvanının ticaret sicilden re'sen silineceği, aynı maddenin 15. bendinde ticaret sicilden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirketi veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği düzenlemelerine göre ihyası istenen şirketin 18/02/2015 tarihinde resen terkinine karar verilmişse de davalı ... Sicil Müdürlüğü'nce TTK'nın geçici 7. maddesine göre resen terkin işlemi yapılırken, aynı maddenin 4. fıkrasında belirtildiği şekilde şirket yetkilisine usulüne uygun tebligat yapıldığı ispatlanamadığından terkin işleminin yasaya aykırı şekilde yapıldığının kabulüyle ihya davasının açılmasına davalı ... Sicil Müdürlüğü yasaya aykırı yaptığı re'sen terkin işlemi ile sebebiyet verdiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
(1) Dava, 6102 sayılı TTK'nın geçici 7. maddesi uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğü'nce res’en terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak; TTK'nın geçici 7. maddenin 15. bendinin son cümlesinde "Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmü yer almaktadır. Mahkemece ihyası istenilen şirketin 18.02.2015 tarihinde TTK'nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu hüküm uyarınca sicilden terkin tarihinden itibaren beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılması gerekirken hak düşürücü süre aşılarak 25.03.2021 tarihinde ihya davası açılmış olup yasanın amir hükmü uyarınca davacının hak düşürücü süre içerisinde ihya davası açılmadığı hususunun tartışılmaksızın yanılgılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına karar verilmiştir.
(2) Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 22/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.