Tek başına dava konusu edilemeyeceği düzenlenen hasar tespit raporlarının, hem hak sahipliğine ilişkin işlemlerin hem de yıktırılması gereken yapılara ilişkin alınacak yıkım kararlarının dayanağı niteliğinde olduğu, yıkım ve hak sahipliği işlemlerinin ise, birbirinden ayrı ve bağımsız nitelikte işlemler olduğu, aralarında sebep sonuç ilişkisinin bulunmadığı, bu durumda hasar tespit raporu, hak sahipliği ve yıkım işleminin birbirini izleyen zincir işlem niteliğinde değerlendirilemeyeceği, hak sahipliği işleminin tesis edildiği durumlarda, bu işleme karşı iptal davası açılmamış ya da açılmış bir davanın reddedilmiş olması hallerinde, hasar tespit raporlarının yalnızca hak sahipliği işlemi yönünden kesinleşeceği, dolayısıyla yıkım kararının iptali istemiyle açılan davalarda hak sahipliği işleminin tesis edilip edilmediği hususundan bağımsız olarak hasar tespit raporunun denetimi yapılmak suretiyle işin esasının incelenebileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Danıştay 6. Dairesi'nin 06.05.2020 tarih, 2019/8699 esas ve 2020/3949 karar sayılı ilamı
İSTEMİN KONUSU: Kütahya İdare Mahkemesinin 13/04/2017 tarih ve E:2016/558, K:2017/402 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Kütahya İli, Simav İlçesi, ... Kasabası, 6 pafta, 6015 parsel üzerindeki davacıya ait yapının 19.05.2011 tarihinde meydana gelen deprem sonucunda ağır hasarlı olarak tespit edildiğinden bahisle 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 13. maddesi uyarınca yıkımı yönündeki Simav İlçe İdare Kurulunun 15.12.2011 tarih ve 2011/981 sayılı kararı ile söz konusu karara karşı yapılan itirazın reddi yönündeki 12.01.2012 günlü, 2012/60 sayılı kararın ve ağır hasar tespitinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Ondördüncü Dairesinin 15/04/2015 tarihli ve E:2013/8838, K:2015/2957 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak verilen temyize konu Kütahya İdare Mahkemesinin 13/04/2017 tarihli ve E:2016/558, K:2017/402 sayılı kararında; davacının ağır hasarlı konutu nedeniyle hak sahibi kabul edildiğinin ve kendisine TOKİ'den konut verildiğinin anlaşıldığı, ağır hasar tespit raporu ve hak sahipliği işlemi kesinleşen yapının yıkımına ilişkin dava konusu işlemler ile dayanağı ağır hasar tespit raporunda hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Temyize konu edilen Mahkeme kararının eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucunda verildiği, TOKİ'den konut alınması ile görülmekte olan davanın bir ilgisinin bulunmadığı hususları ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idarelerce savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Kütahya İli, Simav İlçesi, ... Kasabası, 6 pafta, 6015 parsel üzerindeki davacıya ait yapı, 19.05.2011 tarihinde meydana gelen deprem sonucunda Kütahya Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ile Pamukkale Üniversitesi arasında yapılan protokol kapsamında yapılan çalışmalar neticesinde ağır hasarlı olarak tespit edilmiştir. Davacı, ağır hasarlı yapısı nedeniyle ağır hasardan hak sahibi kabul edilerek TOKİ'den kalıcı konut teslim almıştır. Bunun üzerine, Simav İlçe İdare Kurulunca davacıya ait yapının ağır hasarlı tespit edildiğinden bahisle 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 13. maddesi uyarınca yıkımı yönünde 15.12.2011 tarih ve 2011/981 sayılı karar ile söz konusu karara karşı yapılan itirazın reddi yönündeki 12.01.2012 günlü, 2012/60 sayılı karar tesis edilmiştir. Davacı tarafından, yapısının ağır hasarlı tespiti ile ağır hasar nedeniyle yıkımına ilişkin anılan kararların iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 13. maddesinin (a) bendinde;'' a) Yapılacak işlemlere esas olmak üzere İmar ve İskan Bakanlığınca kurulacak fen kurulları tarafından, afetin meydana geldiği arazinin durumu ile bütün yapılar ve kamu tesisleri incelenerek, hasar tespit raporu düzenlenir.(...)
Arazinin tehlikeli durumu ve binaların gördüğü hasar bakımından yıktırılması ve boşaltılması gerekenler hakkında, o il ve ilçenin en büyük mülkiye amirine ayrı bir rapor verilir. Bu makamlarca böyle binalar derhal boşalttırılır. Yıkılması gerekenler için en çok 3 gün süre verilerek tehlikenin giderilmesi sahiplerine bildirilir. Mahallinde sahibi bulunmadığı takdirde durum, mahalli vasıtalarla ilan edilmek suretiyle, bildiri yapılmış sayılır.
Mal sahibi veya vekili, bu bildiriye karşı 3 gün içinde yetkili idare kurullarına itiraz edebilir. İdare kurulları bu itirazı en geç 3 gün içinde inceler ve karara bağlar.
Süresinde itiraz olunmayan, yahut itiraz olunup da idare kurullarınca yıkılması onaylanan binaları mal sahibi yıkmadığı takdirde bu binalara el konularak yıkma parası yıkıntıdan elde edilecek malzeme bedelinden ödenmek üzere, mahallin en büyük mülkiye amirinin emri ile yıktırılır.'' hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan;29.05.2003 kabul tarihli 4864 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 13/a maddesine eklenen fıkrada; ''Yapılacak asıl işlemlere esas olmak üzere, fen kurulları tarafından düzenlenen teknik mahiyetteki hasar tespit raporlarına mahallî ilân tarihinden itibaren otuz gün içinde itiraz edilebilir ve hasar tespit raporları ancak asıl işlemlerle birlikte dava konusu edilebilir...'' hükmüne yer verilmiştir.
7269 sayılı Kanunun28. maddesinde; "Bu Kanundan faydalanmak suretiyle inşaat kredisi verilmesini ya da bina yaptırılmasını isteyenlerin, Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca yapılacak yardıma ilişkin olarak mahallî ilân tarihinden itibaren iki ay içinde mahallin en büyük mülkî amirine yazılı başvuruda bulunmaları ve taahhütname vermeleri zorunludur. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı bu süreyi bir ay uzatmaya yetkilidir. Bu müracaatın yapılmasında ve alınmasında hasar tespit raporlarında yer alan hasar oranlarına bakılmaz." 29. maddesinde; Yıkılan, yanan veya ağır hasara uğrayan veya uğraması muhtemel olan binalarla imar planları gereğince kamulaştırılmasında zorunluluk bulunan yerlerdeki binalarda oturan ailelere hak sahibi olmak şartıyla konut yaptırılır veya kredi verilir.'' hükmüne yer verilmiştir.
Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkındaki Yönetmeliğin16. maddesinde; ''Bu Yönetmelikte belirtilen esaslara ve kıstaslara göre hak sahibi niteliğini taşıyanların, talep ve taahhütname vermelerini sağlamak üzere durum mahallinde ilan olunur. İlanın şekli ve süresi mahallin şartlarına ve imkanlarına göre ilgili mülkiye amirlerince tespit ve takdir olunur. İlan metninde, yapılacak inşaat yardımının amacı, mahiyeti, şekli, şartları, kimlerin hak sahibi olabilecekleri, talep ve taahhütname verme süresi ve benzer hususlar belirtilir. İlanın yapıldığı, bir tutanakla belgelendirilir.'', 17. maddesinde; ''Hak sahibi durumunda olanlardan, inşaat kredisi verilmesini yada bina yaptırılmasını isteyenlerin 16 ncı maddede belirtilen ilanın yapıldığı günden itibaren iki aylık süre içinde mahallin en büyük mülkiye amirine yazılı olarak talep ve taahhütname vermeleri şarttır...'' , 21. maddesinde ise; ''Komisyon, talep ve taahhütnameleri en kısa zamanda inceleyip değerlendirerek hak sahipleri listesini düzenler. İnceleme sırasında, hasar tespit, jeolog ve DSİ raporlarından da yararlanılır. Hak sahipleri listesinde afetzedelerin adı, soyadı, doğum tarihi ve baba adları belirtilir. Talep ve taahhütname verenler arasında, bu Yönetmelikte tespit olunan esaslara ve kıstaslara göre hak sahibi niteliğini taşımayanlar varsa, bunlar gerekçeleriyle birlikte ayrı bir listede gösterilir. Listeler düzenlendikten sonra, komisyon üyeleri tarafından imzalanır ve durum ayrıca bir tutanakla belgelendirilir. Hak sahipleri listesi ile tutanaktan birer nüsha İmar ve İskan Bakanlığına gönderilir.'' hükümlerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacıya ait yapının 19.05.2011 tarihinde meydana gelen deprem sonucunda ağır hasarlı olarak tespit edildiğinden bahisle 7269 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca yıkımı yönündeki Simav İlçe İdare Kurulunun 15.12.2011 tarih ve 2011/981 sayılı kararı ile söz konusu karara karşı yapılan itirazın reddi yönündeki 12.01.2012 günlü, 2012/60 sayılı kararın ve ağır hasar tespitinin iptali istemiyle açılan davada, Eskişehir 2. İdare Mahkemesinin 13/06/2013 günlü ve E:2012/130, K:2013/554 sayılı kararıyla; dava dosyasında bulunan belgeler ile taşınmaz mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarının birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlık konusu yapının taşıyıcı sistem elamanlarında ağır hasar olarak nitelendirilebilecek nitelikte hasar bulunmadığı, yapının ağır hasarlı olmadığı sonucuna varılarak dava konusu yıkım işlemleri ile ağır hasarlı tespit raporunda hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.
Anılan kararın temyiz incelemesinde, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 15/04/2015 tarihli ve E:2013/8838, K:2015/2957 sayılı kararıyla; uyuşmazlık konusu olayda, davacının ağır hasarlı konutu nedeniyle hak sahibi kabul edildiği ve kendisine TOKİ'den konut verildiği anlaşıldığından, ağır hasar tespit raporu ve hak sahipliği işlemi kesinleşen yapının yıkımına ilişkin dava konusu işlemler ile dayanağı ağır hasar tespit raporunda hukuka aykırılık bulunmadığı açık olduğundan, İdare Mahkemesince aksi yönde verilen kararda hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
Bozma kararı sonrasında, temyize konu Kütahya İdare Mahkemesinin 13/04/2017tarih ve E:2016/558, K:2017/402sayılı kararında; bozma kararına uyularak yeniden yapılan inceleme neticesinde, davacının ağır hasarlı konutu nedeniyle hak sahibi kabul edildiğinin ve kendisine TOKİ'den konut verildiğinin anlaşıldığı, ağır hasar tespit raporu ve hak sahipliği işlemi kesinleşen yapının yıkımına ilişkin dava konusu işlemler ile dayanağı ağır hasar tespit raporunda hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Öte yandan, dava konusu uyuşmazlığa benzer bir davada verilen ısrar kararının temyizi incelemesi sonucunda verilen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 08/11/2018 tarih ve E:2016/3287, K:2018/4663 sayılı kararında; tek başına dava konusu edilemeyeceği düzenlenen hasar tespit raporlarının, hem hak sahipliğine ilişkin işlemlerin hem de yıktırılması gereken yapılara ilişkin alınacak yıkım kararlarının dayanağı niteliğinde olduğu, yıkım ve hak sahipliği işlemlerinin ise, birbirinden ayrı ve bağımsız nitelikte işlemler olduğu, aralarında sebep sonuç ilişkisinin bulunmadığı, bu durumda hasar tespit raporu, hak sahipliği ve yıkım işleminin birbirini izleyen zincir işlem niteliğinde değerlendirilemeyeceği, hak sahipliği işleminin tesis edildiği durumlarda, bu işleme karşı iptal davası açılmamış ya da açılmış bir davanın reddedilmiş olması hallerinde, hasar tespit raporlarının yalnızca hak sahipliği işlemi yönünden kesinleşeceği, dolayısıyla yıkım kararının iptali istemiyle açılan davalarda hak sahipliği işleminin tesis edilip edilmediği hususundan bağımsız olarak hasar tespit raporunun denetimi yapılmak suretiyle işin esasının incelenebileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile birlikte uyuşmazlığa emsal nitelikteki Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararının değerlendirilmesi sonucunda; yıkım ve hak sahipliği işlemlerinin birbirinden ayrı ve bağımsız nitelikte işlemler olduğu, hasar tespit raporu, hak sahipliği ve yıkım işleminin birbirini izleyen zincir işlem niteliğinde değerlendirilemeyeceği, hak sahipliği işleminin tesis edildiği durumlarda, bu işleme karşı iptal davası açılmamış ya da açılmış bir davanın reddedilmiş olması hallerinde hasar tespit raporlarının yalnızca hak sahipliği işlemi yönünden kesinleşeceği, dolayısıyla yıkım kararının iptali istemiyle açılan davalarda hak sahipliği işleminin tesis edilip edilmediği hususundan bağımsız olarak hasar tespit raporunun denetimi yapılmak suretiyle işin esasının incelenebileceği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, hak sahipliği işleminin tesis edilip edilmediğinden ve öncesinde hasar tespit işleminin kesinleşip kesinleşmediğinden bağımsız olarak ağır hasar tespit raporunun yıkım işlemiyle birlikte yargı denetimine tabi tutulması gerektiği açıktır. Somut olayda uyuşmazlık hakkında keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak yapının orta hasarlı olduğu tespit edilmiş olmakla dava konusu yıkım işlemlerinde ve dayanağı ağır hasar tespit raporunda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davanın reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu Kütahya İdare Mahkemesinin 13/04/2017 tarih ve E:2016/558, K:2017/402 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 06/05/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kararın tamamını https://www.avukatozgurgul.com/file-share/954c499d-a902-48d4-a184-682715856d12 adresinden inceleyebilirsiniz